... "Ne yapayım ki? Adam kalkmış, üşenmemiş dağ delmiş abi. Dağ! Ama gerçek, ama şehir efsanesi. Deldi deniyor mu? Deniyor. Bitti işte. Nasıl orijinal fikir, nasıl uygulaması zor; uygulandığında 'Hele hele, ne seviyormuş beah!' dedirttiren, sevdana gıpta ettiren bi eylem değil mi? Gerçi kendi düşünmemiş, adamlar yaptırmış zorla ama boşver. Kendi düşünmüş gibi farzet. Neyse ... E ben de kalkmış diyorum ki burada 'Çiçek mi alsam? Çiçek taşımaktan da utanırım.' Çiçek ne cidden ya? İzdivaç programına bile buketini yaptırıp katılıyor adamlar. Nerede orijinallik? Bi buketle kızın karşısına geçip 'Bu topraklar; Roma İmpratorluğu zamanından tut Selçuklu zamanına, Osmanlı zamanından tut şu an şu dakikaya kadar böyle sevda görmedi ey dudu dillim, ayva tüylüm!' dediğim anda, en başta ben inanmam ki dediğime. Halbuki şöyle dursam, arkamda dağ. Böyle delik halde yatıyor arka planımda. Sadece 'Seviyorum!' desem. Şaşırıp iş misin sipariş misin dercesine baksa. Bak bak diye koltuk altı aşırı efor harcadığım için aşırı terlemiş, terle de renk değiştirmiş tişörtümün sol omuz üzerinden gözümle işaret etsem arkadaki dağı. 'Deldim!' desem. Sonra uzun bir es versem, azıcık Cüneyt Arkın kasılışı yapsam ve sonrasında devam etsem: 'Senin için.'
Aslında anlatınca mantıksız geldi. Yol mu geçecek, tren mi geçecek, maden mi çıkacak? Dağı delmen neden kızı enterese etsin. Dünya yuvarlak sonuçta, tepeler, dağlar, sekiz bin küsür kilometrelik Çin Seddi bile bi yerde bitiyor. Dolanıver etrafından. Sırf şovuna yapmış sanırım. Arabada kızla giderken sürekli diğer araçlara tehdit sallamak gibi belki. Sırf hava yani... Tamam ultra mega emek var, ama aşk oyunu dediğin de herhangi bir paylaşım sitesi değil ki 'Emeğe saygı beyler' diyip kız +rep versin sana, kucağına atlasın. Onun yerine dağın etrafını dolansam, dağa harcayacağım eforla, zamanla, emekle ben bir ay bir işe girer, çalışırım. İlk maaşımla da parfüm alırım, çiçek alırım. Bu arada ben orijinallik, akıl oyunları peşindeyken sürekli çiçek mevzuuna geliyorum. Sanırım dedemin evi yüzünden. Her taraf aşk merdiveni. Çiçeksiz aptal bitki. Ortama bak ya!
Ne diyeceğim! Sermet Erkin çalışıyor mu hala? Onun bi gösterisine gitsek çok şaşırtmalı, çok orijinal fikirler gelir aklıma eğer bu fikir denen mefhum sadece ambians etmeniyle ortalığa çıkıyorsa. En basiti kendimi ortadan ikiye bölerim Musa misali. Sonra ver coşkuyu, 'Seviyorum' derim, 'Sensiz iki yakam bir araya gelmiyor.' derim, belki kabul etmez 'Kendimi birleştiremezsem kabrime gelme istemem, çiçek getirme istemem.' derim vs. İşte o ikiye bölünmekle alakalı her türlü pis espriyi barındıran ilan-ı aşkı denerim. Çiçek ağzımda, çiçek dilimde. Kalk kalk, valla gidelim. Üstüme geliyor aşk merdivenleri, cezayir menekşeleri... " ...
Edit: Ortalarına geldiğim romanımsı denememin içinden çekip çıkardığım bi kısım. Bi nevi spoiler..
kimileri çiçek sevmez; denemeler iyidir:)
YanıtlaSilhoş hoş:)
bazıları çiçek sevmiyor, bazıları sıcak seviyor. ver edicem odunu ver edicem odunu (:
YanıtlaSilteşekkürler ederim