30.12.2008

Saç malanmaz taranır

• Dost başa,düşmana,yağa bakar…

• Kalp gözü adlı,insanı iyiye doğruya yönlendirmeyi amaç edinmiş bir program var.“Göz gözü” yok.Ama ‘Göz gözü görmüyor’ var.Ve yine ama ‘kalp gözü görmüyor’ yok.Göz gözü işe yaramaz,yaşasın kalp gözü.Sanırım…

• -Hanım!Bana yakın gözlüğümü getirsene.Bana mesafecek yakın olanı değil,yakını göstereni istiyorum behey gerizekalı!

• İsmail YK,Shaggy’nin Boombastic şarkısına Türkçe söz yazıp yeniden yorumlasa canıma can katılır.Zaten ikisi de birbirinin aynı,aynı bokun laciverti.

• Ayağa iyi kötü ufak da olsa saygım vardı lakin şu yazları bezdirdi beni ayak denen organdan.Topuk ve serçe parmaklara yapıştırılan o yara bantları yok mu…Var işte.Fetiş değilim,asla!Asla dedim!!!

• Hala cep telefonunun jelatini çıkarmamakta ısrarlı,kumandasını muşambaya saran insan var gelin görün ki yeni aldığı arabasının koltuklarına geçirilmiş poşeti 1 haftadan sonra kullanmaya devam eden yok.Nasıl mantık bu allaseniz?Halbüse yeni araba kokusudur cana can katan.Glade oto parfümlerinin müdürü olsam ilk iş o kokudan üretirim.Alırım Jean Baptiste Grenouille'i  kimyager kadroma,sokarım yeni arabanın içine "Kokla.." derim ve "..aynısını yap."

*Boşalan barajlarımızı doldurma projemi açıklıyorum.Etiyopya’dan binlerce-hatta duruma göre sayı milyon olur belki hesaplamadım ama bunun önemi yok – aç insanı ülkemize getireceğiz.Bu insanları tatlı su kaynaklarından (deniz olur göl olur akarsu çay vs olur fark etmez) barajlarımıza kadar kol hizasına göre dizeceğiz.Bu kişilere cüzi bir miktarda para ve bolca ekmek vererek kaynaklardan çektikleri suları kova kova,elden ele barajlara kadar iletmelerini sağlayacağız.Baktık su hala bitmeye devam ediyor o zaman o verdiğimiz somun ekmeklerin içine onar gram et parçası koyup randımanı arttıracağız.Bu şekilde de barajlarımızı doldurarak susuzluk ve dolayısıyla elektriksizlik illetinden kurtulacağız.

25.12.2008

Başka Türlü Bir Endişe Benim İstediğim...

Başkasının evinden yazı yazmak ilginçmiş.O havaya büründüm ve denemem lazım düsturuyla oturdum masanın başına.Başkasının evine alışamadım.Tatil beldesindeki sokaklar gibi.İlk gittiğinizde size çok uzak,çok yabancı geliyor ama aslında düz sokak sonuçta.Oranın yerlisine de senin mekanın uzak,yabancı...
Bu tatil beldelerinde kaybolmalar olur bir de.Başkasının evindeki kaybolmaya kısaca tuvalet diyoruz.Dizayn,amaç,işlev olarak hiçbir tuvaletin birbirinden farkı yok ama en çok orası korkutuyor adamı.Göz bebekleri büyüye büyüye rikuem for e dıriğm hesabı geziniyosun yalnayak,hele de bir su birikintisine bas tam olsun.
Her neyse asıl anlatmak istediğim başka bir şeydi.Bu başkasının evine gelirken bir afişle irkildim.Aklımda sadece yarın çekeceğim filmin kalan sahnelerinden hangisini önce çekeceğim varken kısa yolculuğum boyunca o afiş beni benden aldı.
Pazarlık bilirim,Kayserili arkadaşım vardır.Ucuza kapatamadı beni.Eder fiyatıma beni benden aldı.
Efenim afişe geçeyim,güzide başkentimiz Ankara'da bir alışveriş merkezinde harikulademtrak bir konser eylemi yapılacakmış.Bu eylemi de Grup Endişe gerçekleştirecekmiş.Kendilerine en dişe dokunur ismi seçmişler şüphem yok.Bir de afili fotoğraf koymuşlar ki sormayın.Hadi insanın şaşısı olur ,bir gözü başka yere diğeri de bambşka bir yere bakar,rabbim öyle uygun görmüştür olur ama fotoğraf çekilirken,fotoğrafçı basbas "çekiyorum abim" diye bağırırken bir grup insanın alayı bambaşka yerlere odaklanır mı?Hem de kimisi sinirli bakıyor kimisi zevkten 2 köşegenli.
Bu fotoğraflarının yer aldığı afişin arka fonu bazı (muhtemelen yerel) gaazetelere vermiş oldukları röpörtajların manşetleriyle bezenmiş.Sıra sıra not ettiklerimi paylaşmak isterim:

"Rockçı değiliz!Rock müziği yapan müslümanlarız"
(pehey ki hey çekmişim farkında olmaksızın.Rak a rok dediklerine dair de kralı gelse en büyük iddialarla bahse girerim.neyse 2. ulvi açıklamalarına geçeyim)

"Türkiye'de yetmiş milyona hitap ediyoruz.Marksist de,roksever de bizi dinleyebilir."
(bir pehey i de bu haketmiyor mu?marksist ile rocker yanyana gelemeyecek olan iki kavram mı ki sen birleştirdin be abanoz?Baba bana adam olamazsın dedim ama ben adam oldum,iki uç kavramı bir potada erittim.Hey maşşallah)

"Zulüm karanlıktır,bu yüzden rengimiz siyah."
(Tutmayın küçük enişteyi.Yaprak düşmesi üzerine bir köşe yazısı yazabilcek kabiliyetteki topoş köşe yazarı ağzı kullanılmış son açıklamalarında da)

Şimdi all in all der ve sorarım size nedir bu Grup Endişe.Büyük ihtimalle röpörtaj görevlisi bunların önüne boş kağıt koymuş "Konu:Kendinizi anlatın." demiş ve "Tüm bir sayfa dolacak beyler yoksa tüm medya başkanlarına tek tek siktiririm sizi" diye eklemiş.Bu grup elemanları da ne yapsın yavrucaklar,etleri ne butları ne?Büyük satır aralarıyla,koca koca harflerle ve nasıl olsa hoca okumaz hepsii oğlum fikriyle sallamış da sallamışlar.Biri akım demiş diğeri bokum demiş ve hoca cidden kağıtları okumuş,okuduklarını da kolaj yapmış.
Size bir soluklanma fırsatı tanıyayım,hem yazıyı uzatırsam birçok insan "uhuuu uh çok uzun yazmış ag okunmaz bu" diyip kaçar.grup Endişe'yi düşünün,mesajlarını düşünün.Ama en çok da başkasının evinin,tatilde gidilen yerlere benzerliğini düşünün.

20.12.2008

Bağımsız kelime esprisi(bi daha yapmıycam)

Hep yazılarda kullandım kelime esprilerini ama bugün içeri odadan gelen ferhat (soyadını unuttum,şu biiri bana gelsin diyen adam işte) 'ın söylediği şarkıya emprovize ayar çekip 

"Boş yere bekleme Taner Gülleri,

Böyledir bu terlik Gezerden beri"

şekline döndürdüm eseri.Hoş gibi değil gibi...

6.12.2008

SkİMSonik macera

         "Midem bulanıyor" dedi,sevindim."Canım deri konvers istiyor." dedi,aşeriyor düşüncesiyle havalara uçtum."Şapkayı takmıştın Harun değil mi?" dedi.Bir kızın ağzından 'Şapka' kelimesini duymak midemi bulandırdı.Bundan ayrılıp başka kızlara kaçmak istedim,başka kızlara aşerdim.Emel ise bu sırada hala cevap alma maksatlı suratıma bakmakla meşguldü.Yarım ağızla 'He!He!' dedim.
     Aklım başka yerdeydi.Bir erkek oğlum olursa ne de süpersonik olur vre! diye düşündüm.Sonra 'erkek oğlum' diyerek anlatım bozukluğu yaptığım düşüncemi 'bir oğlum olursa ne de süpersonik olur vre!' şeklinde değiştirdim.Yavuz Demir'in yolda olma ihtimali bile ne kadar heyecanlandırmıştı beni,hele bir de doğsa coşkum nice olurdu kim bilir?
        İnönü Kapalı'sı hazır ol!Yeni davulcunuz Yavuz Demir geliyor.Halı sahada yıllar yılı tek forvet düzeninde sahaya çıkan takımının tek forveti Harun'un yanına partner geliyor,formasyon değişiyor.nice Fıratları,Emirleri,Berkeleri utandıracak entellektüel bilgiye sahip bir oğul geliyor.
                
        Ben bu tip düşüncelere dalmışım oturduğumuz kafede.Bakışlarım cin gibi.Emel de apış arasına bakıyor,sanırım hemen hemen kol büyüklüğünde ve bir kavun büyüklüğünde cismin oradan nasıl çıkacağını kestirmeye çalışıyor.kazağında iki damla var.Salyası akmış besbelli.Kendisine baktığımı farkedip kafasını kaldırıyor.Yüzüme bakıp frrhhş efektiyle düşmesine saniyeler kalmış olan salyasını topluyor ve soruyor:
           "Ya cidden hamileysem ne olacak Harun?"
        Kısık sesli bir 'Hamiline' dökülüyor dudaklarımdan.'Valla Allah'ın verdiği canı salt Allah alabilir.Öyle birşey varsa da birşey yapamayız,çaresiz doğurursun.' diyorum.Dudaklarını büze büze ağlamaya başlıyor.Onu ağlatan ailesine vermek zorunda olduğu 'Kutuyu açtırdım,içine paket bile koydurdum' hesabı değil,hamilelik süresi ve sonrasında kilo alacak olması.Doğurunca memeleri büyür sarkarmış,poposu büyürmüş,çocuğunu emzirince ön dişleri sararır hatta çürürmüş vs.
         Samimiyetine saygı duydum.Salak sebepler de olsa tek tek korktuğu şeyleri tüm içtenliğiyle sıraladı.Bunun yerine 'bu kirli dünyaya çocuk getirmek istemiyorum' ya da 'Zaten dünyanın sonu geliyor.Çocuğumun susuzluğu ,açlığı,savaşları,kıyameti yaşamasını istemiyorum.' klişelerine de başvurabilirdi.
       Lakin ademoğulları ne de bencil.El kadar sabinin doğum sırasında çektireceği acıdan,hamilelik süresince hediye edeceği kilolardan korkup aman bana birşey olmasıncı tutumla doğurma karşıtı dünya görüşü benimseyip,bunun propagandasını yapmak da neyin nesi.Elimden gelse 'Ver lan bi tur da ben taşıyayım' demek isterdim ama böylesi uygun görülmemiş işte ne yapayım.
         Sonra ne mi oldu?Sonra bunun şüphelerinin yanlış olduğunu öğrendik.O hep mide bulantısıyla gezdi,hep alışverişe aşerdi ama karnı hiç büyümedi.Ne olur ne olmaz diye dokuz buçuk ay ilişkimi bitirmedim.Dokuz buçuk ay sonunda da 'Senin doğuracağın yok!' diyip ayrıldım.Gözleri yaşardı ayrılmak istediğimi duyunca.Arkamı dönüp gittim.Yaklaşık bir ay boyunca üzüntüden midesi bulandı,beni aşerip durdu.Ame ben oğlumun gelmesini üzüntüden ağlayarak reddeden ;beni hayallerimden,hevesimden uzaklaştıracak bu kadına ilişki getirmek istemedim.Evde Sims oynayıp Harun-Anna Sabancı ikilisine Enrike İglesyas Sabancı adında bir erkek evlat edindirdim.Yetmedi bir de holyo İglesyas Sabancı yaptım kardeş babında.Harun mutluydu,Harun'un keyfi tıkırındaydı.