26.06.2009

İşi Billie Jean İşe Gitmiy Jean


Alışık değilim böyle birşeye sanırım.Her ölüm haberi kuşkusuz üzer insanı ama bir efsanenin ölüm haberiyle ilk defa karşılaşıyorum.Bir Kurt Cobain,bir Freddie Mercury ölümünü hatırlamıyorum haliyle.Layne Staley öldüğünde de grunge dan bihaberdim henüz,yoksa travmalardan travma beğenirdim kendime.

Şimdi anladım o duyguyu.Hayatımdaki en büyük darbe Pascal Nouma'nın Beşiktaşkımdan gönderilmesiydi.Şimdi şükrediyorum Pascal yaşıyor lan hala.

Şu konserleri bitirip de göçeydin be hacı diyorum içimden,herşeye rağmen R.I.P Michael

19.06.2009

Sikerim böyle aşkın ızdırabını


Üç canlı oturuyordu masada. Faruk, Gül ve gül. İkisi can çekişiyordu: Faruk ve gül. Masanın diğer sakini Gül'ün ise keyfi tıkırındaydı. En istediği şeyi gerçekleştirmiş, erkek arkadaşına çiçek aldırmayı başarmıştı. "Gül'ün ellerinde madem gül, sen niye can çekişiyorsun a be nazgul?" demeyin Faruk'a. Erkek okuyucularımız bilir ki çiçek veren ve çiçek verilen yan yana durdukları müddetçe çiçeğin kimin elinde olduğunun bir ehemmiyeti yoktur.

Çiçek, her ne kadar çiçek verilenin ellerinde boy gösterse de herkes bilir ki aslında yanındaki denyo tarafından -ki bu oğlan tarafı olmaktadır-hemcinsi miyyonlarca erkeği zor duruma düşürerek alınmış-verilmiştir.

Bu farz-ı misal Faruk arkadaşımız cidden kız arkadaşını seviyor olabilir, seksi seviyor olabilir, veren el alan elden üstündür atasözünü seviyor olabilir ya da bunlardan tamamen bağımsız olarak kendine has bir denyo olduğundan farklı şeyler denyor olabilir.

 --------------------------------------------------------------------------------------------- 

Öyle ya da böyle biz erkeklerin bir çiçek sorunsalı mevcut efem . Hanım kızlarımız bir şekilde ömürlerinin bir döneminde bizden kendilerine çiçek almamızı talep ediyorlar. Ben etmedim, etmiyorum deme ablacığım sen de ileride edeceksin bilmiyor muyuz sanki? Eminim hiç olmadı iki laf arasında mezarıma şu çiçeklerle gel diyip mih mih mih diye ağlarsınız.

Bugüne kadar camının önünde, balkonunda saksıda çiçek yetiştiren kız arkadaşım olmadı. Şimdi yanlış bilgi de vermeyeyim ilkokulda bir kız arkadaşımın çim adamı vardı. El becerisi(sanırım dersin adı buydu, skimtrak bi dersti zaten koyun götüne) dersinde beraber yapmıştık ve her kendini çılgın fikirli ve komik sanan insan gibi adını ‘Recai’ koymuştuk, çok da gülmüştük. Konumuz bu değildi, sapıyoruz. Efenim kız arkadaşlarımızın bu çiçek sevişlerini bir ölü sevicilikten ayırt edemiyorum maalesef. Tutup kolundan gülün membaı olan güzide ilimiz Isparta'ya götürsen,'Al dalından kokla beybi!' desen burun kıvırırlar ama ser önüne 10 tane gülün lime lime olmuş yaprağını seninle sevişecek delik ararlar. Gülün fidesi değil dalından kopmuş hali mühimdir kızın gözünde.

Ek olarak sadece çiçeğin ölü olması yahut can çekişir vaziyette olması da yeterli olmamaktadır. O çiçek mutlaka sizin ellerinizde bir süre taşınmış olmak zorundadır. Kadınlar, ceplerine para sıkıştırıp 'Git istediğini al balım. Fiyattan korkma sakın! Hangisini seviyorsan…' diyen erkeklere gözyaşlarıyla sert cevaplar verirler. "Çiçeğin alınış, veriliş aşamaları arasında 'mutlaka erkek o çiçeği taşıyacak aga' " adlı kuralı uygulamadığınız takdirde dünyanın tüm çiçeklerini öldürüp verin kız arkadaşınıza ama işleminiz asla onaylanmayacaktır.

Biz erkekler arasında bu tip ‘olmazsa vermem’ diye nitelendirebileceğimiz bir durum yok. Arada öpüşüp sevişelim, damsız girilmeyen yere girelim, ilerde bir gün olur da evlenirsek bekâra verilmeyen evde oturabilelim, bilumum lokantada bulunan ‘Aile salonumuz vardır’ tabelasından nasiplenelim diye kadınlarla beraber olmaktayız. Ve bu beraberlikte yukarıda saydığım nedenler dışında maddesel olarak herhangi bir şey beklememekteyiz. Tam bir anket çalışması içine giremedim ama 15–20 erkekle yaptığım konuşmalarda hepsinin çorba derdinde olduğu; çiçekmiş, maymunmuş, duvarmış vs en ufak bir şeyi (seks vazifesi hariç) kadınlardan beklemedikleri yargısına ulaştım.


E şimdi sevgili müridlerim!

Ben dahil çevremdeki hemen her erkeğin kadınlara çiçek alayım, vereyim, mutlu olayım, mutlu edeyim gibi düşünceler içinde olmadığı bu kadar açıkken; buna ek olarak benim gözlemlerime göre bu iş bir nezaket göstergesi olarak adlandırılmasa hiçbir erkeğin de bunu yapmayacağına da eminim. Hal böyleyken de acaba böyle bir çiçek verim olayını ‘Abi bu bitkiyi kız kısmısının eline tutuşturuyoruz nazikliğimizden yenmiyoruz’ şeklinde çevresine yayıp bir kadın ‘olmazsa olmaz’ı, bir işkence,bir beyefendilik göstergesi haline getiren puşt kim peki? Ben böyle bir kuralın hukukun nereden çıktığını araştırdım. Yıllar yılı havuçla beslenerek bakıp sapasağlam tuttuğum gözlerim 13 numara miyopa kaydı, astigmat aldı başını gitti velhasıl mukadderat herhangi bir kaynakta sevdiceğine ilk çiçeği veren orospu çocuğunun vesikalığını bulamadım, 'Adını bulsam kâfi, gerisini facebooktan devam ederim.' dedim. O da yok. Hangi arama motoruna ‘kadınlara çiçek verme ipneliğini başlatan orospu çocuğu’ diye yazsam karşıma ‘Çiçek aşısı ilk kez Lale devrinde yapıldı’ yazısı geldi. Boşverdim artık ben de.Kaderimizse çekeriz.

Bu yazının sonunda ellerimi göğe uzatıp: ‘Rabbim! Elimizde veya yanımızdaki kızın elinde çiçek var iken bizi bir tanıdıkla karşı karşıya getirme ne olursun.’ diyorum

Amin

edit:şimdi yukarıdaki fotoğraftaki organizasyonu yapan da var.E bunu yapanı o uslanmaz çükünden nerelere asalım?Düşünün.Uğruna bu organizasyon yapılan kız bu oğlanla %99 bir ilişkiye başlar,İlerde durum nolur?Belli değil,lakin ayrıldıkları takdirde kız bulacağı yeni sevgiliden böyle organizasyonlar istemez mi?Böyle böyle beklenti yükselse ne olur?Elde çiçek taşımaktan dahi tiksinen biz mantıklı bünyeler nice hallere düşer?Gül döktüm yollarına adlı konsepte alışmış bayan bir papatya demetiyle doyar mı bu kareyi gördükten sonra?

Efendi olalım.İleride alıcam ben sana çiçek diyerek dişi bedenleri oyalayalım.O vaat edilen vakit gelince de iş dönüşü aldığımız karnıbaharı tutuşturalım dişinin eline.'Al sana çiçek! 7.caddenin oradaki havuzun etrafında var bunlardan hep küçümseme' diyelim.Haydi bugünden itibaren dişilerin beklentilerini minimuma indirmeye başlayalım,onları oyalayıp bu çiçek verme adetinden kendimizi sıyıralım.

10.06.2009

Joy the Great

Korkuyu,yenilgiyi,ezikliği çıkar;şampiyonlukları topla,herkese imkansızlıkla çarp ve tüm bu destanı ölümle böl.

3 mart 1982 doğumlu bir adamım vardı.kendisi kafamda büyüttüğüm adamlar arasında en sevdiğimdi.Kendimi görürdüm onda.Hayatının detaylarına girmeyeceğim ama çok görkemli zaferlerin mimarı,süpersonik karakterde,dünya sikime minare götüme rahatlığında bir adamdı.yıl 2005.21 haziran.Hayatımda yolunda gitmeyen şeyleri bu adamcıktan bildim.Zira o dönem adamcığa 2 sene önce yaşattığım şeyler benim başıma gelmeye başlamıştı.Geleceğimi görmekten korkup,sinirlenip bir anlık gazla öldürdüm adamcığımı.Bok oldu koca destan sağlam kafayla iş yapmamaktan.

Hayal dünyamda yarattığım en sevdiğim adamdı dedim ya,işta ben geçen 4 yılda sürekli onu andım durdum yatağıma yattığımda,araba sürerken,yolda yürürken...Okula giderken durup ağaç yaprağı imzalamışlığım bile vardı ki çok korkmuştum sonradan bunu yaptığımı hatırladığımda.Neyse son 1 ay içindeyse o adama duyduğum özlem tavan yaptı  ve gidip Nba 2k9 adlı oyunu edindim.Ne alaka diyeceksiniz,adam basketbolcuydu.

Yarayı kaşır kabuğunu koparır gibi başladım oyunu oynamaya ve bir karakter yaptım.İntiharından önce Philadelphia ile sözleşme imzalayan bu adam yalnız 3 ay bu klüpte kalmış sonrasında basketbolu bıraktığını açıklamıştı.23 yaşındaydı.Yaptığım karakteri Philadelphia'dan Portland'a takas ettim şimdi oyunda.4,5 yıl önce kaldığı yerden devam ediyor Joy the Great.

Normal geliyor olabilir anlattığım şey, 'ne güzel,yeniden kavuşmuşsun adamına' diyebilirsiniz ama öyle olmuyor işte.Her ne kadar sınırları hayalgücümle sınırlı,yani sınırsız bir dünyada yaşasa da bu adam,sonuçta o dünyanın da bir mantıkla yürümesi gerekiyor ve ben bir aydır ne yapacağımı bilmeden,bir karar veremeden oyunu oynuyorum sürekli.

Adamı yeniden yaşatayım istiyorum deliler gibi ama bu hayata dönüşü kendime açıklayamıyorum kaldı ki o hayal dünyasının insanlarına nasıl açıklayayım.Çok büyük açmazdayım,oyunu silmek tek kaçış yolum olacak gibi.

Şimdi içeride eskiden olduğu gibi duvarlara birşeyler yazıyor adamcık.Yaklaşık bir saat kadar önce de burada,Amerika'da bir televizyon programına katıldı.Birazdan da odasına çağırdığı kadın gelir,onla vakit geçirir.Yarın Mavericks maçı var.Ama o da biliyor,ben de biliyorum ki bu durum yarın onu zerre etkilemeyecek.

-------------------------------------------------------------------------------------------------

Beynim çatlamak üzere işte bu sebepten.İnsanlardan mümkün mertebe soyutladım kendimi,zira birilerinin yanında bedenen bulunabiliyorum fakat aklım hep o ötedünyamda.Nasıl yapsam etsem de bu adamı ne yapacağıma karar versem,içim rahatlasa diye düşünüyorum hemen her an.İkiyüzlülüğe gerek yok diyerek hemen hemen kimseyi aramadım sormadım bir aydır sırf bu yüzden.Umarım birkaç gece içinde bir kaçış yolu bulabilirim,aksi takdirde iyice insanlardan kopacağım.

Mantıklı bir çözüm yolu bulabilmem dileğiyle.Azıcık dolu beynimi kustum,bir öykü veremedim sizlere kusura bakmayın.

 

2.06.2009

Bi hava değişikliği yapayım,BAKARIZ!

Çok sıkkın bir dönem olsa gerek.Herşeye "Olur" diyorum,herşeye "Bakarız"...

Çok istiyorum bir yerlere gitmek,bir yandan da hiç ayrılasım yok yattığım yataktan.Yattığım yerden tv de tenis seyrederken tek çabamı sırtımın altında kalan yer ısınınca biraz yana kayarken gösteriyorum.

Birçok insanı ihmal ettim.'Görüşelim abi yea mea!' diyen yavşaklardan oldum.'Tamam,aklımdasın arayacağım  seni bu hafta içinde' diyerek yalanlardan yalan seçiyorum kendime.

Boş olduğum zamanlar salakça ellerimi seyretmekten büyük haz aldığımı yazmıştım önceki yazılarımdan birinde.Bu aralarsa bu aktiviteme ek olarak;saçımda,alnımın sağ tarafının üstündeki bölümde çıkan beyaza ve bıyıklarımdaki yarı sarı-yarı siyah kıllara bakıyorum.

Öyle üşengecim ki yazı yazayım buraya istiyorum onu bile erteleyip duruyorum.Akşam yazarım,yarın bakarım la geçiyor günler.Hepinizden özür diliyorum,beklediğinize değecek bişeyler karalamıyorum şu anda.

Ama iyi geleceğini umarak ufak bir hava değişikliğine çıkıyorum 3-4 günlüğüne.İstanbul'a yolculuk.Döndüğümde elimde sizleri güldürecek güzel yazılar olacağını umuyorum.

Tekrar hepinizden özür dilerim..