3.03.2017

Doğum Günleri

Fazla konuşmam genelde. Suskunluğum onu sıkmış olacak ki masanın altında duran çantasına elini atıp çantanın içini karıştırmaya başladı. 'Kadınlarımızın güzide silahlarından biri olan biber gazını ver eder mi yüzüme acaba sırf tipimi beğenmedi diye?' düşüncesi de içten içe beni korkutmaya başlamıştı. Yalan söylemiş olmayayım ama yaklaşık 3-4 dakika çantasını karıştırdıktan sonra elini çantadan çıkarırken ben istem dışı 'Laan!' diye tepki verip oturmakta olduğum iskemleden inerek yere çömeldim. 'Ya abla valla ben seni süzüyordum sadece. Bizim oralarda adettir, bir insan ufuk çizgisinde kaybolana kadar süzülür, incelenir. Ben de simli ayakkabına, kaktüslü kolyene, kulağının üstündeki değişik güzel kıvrıma, saçını toplayış şekline, tırnaklarının biçimine falan dalmışım. Süzüyordum seni sadece ama Allah belamı versin kötü bir niyetim yoktu. Kütüğüm süzdürdü seni abla. Vurma!' diyerek yüzümü gözümü korumaya çalıştım.

Elinde biber gazı yoktu. Lazer tabancası veya aşşşırı şekerli parfüm de yoktu. Elinde yalnızca iki adet mum vardı. "Korkma!" diyerek bana doğru uzattı sarı ve kırmızı renkte mumları. Kadınlarla futbol konuşmayı sevmediğimden mumların renklerinin çağrıştırdığı takım versus benim tuttuğum takım konulu herhangi bir sohbet açma girişiminde bulunmadım. Henüz o günlerde Elazığlı olduğunu bilmediğim için 'Napayım mumu? Çayda çırayla mı sınıyorsun erkeği ilk buluşmanda? Gehgehgeh' diye bir espri de yapmadım. (Şimdi olsa yaparım, o gün yapamadım. Keşke insanlar tanışırken direkt kütüklerini söyleseler birbirlerine de et mi balık mı anlasa insanlar birbirlerini. Örneğin:
- Merhaba. Adım Demirbey. Kilisliyim. Kilis'i meşhur kılan şeyler: Kaçak ürünler, Atatürk'ü bile hayran bırakan bir uyanıklık ve Athena Gökhan. 1987 yılının 3 Mart'ında doğdum. En sevdiğim grup Mezdeke. En sevdiğim yemek küçükbaş hayvanlar.
-Merhaba. Benim adım da Beste. Yozgatlıyım. Yozgat'ı meşhur kılan şeyler: Atatürk'ün şehre olan nefreti ve yobazlık. 1989'un Ocak ayında doğdum. En sevdiğim şarkıcı Gökhan Özen. En sevdiğim yemek Kinoalı bir şeyler.) 

Ben şoktan uzattığı mumları uzanıp da almayınca "Doğum günün kutlu olsun." diyerek mumları masanın üstünde duran sakızlı keke sapladı. Çiçekli zipposuyla mumları yandırdı ve "Üfle." dedi. Kötü bir telefon şakasının içindeymişim gibi hissetsem de bıyıklarımı elimle kaldırıp, koca koca dudaklarımla üfledim mumlara. "Ooooooh taşşşşşaklarım serinledi." demedi. "İyi ki doğmuşsun." dedi. Mahçup oldum. Çıkardı bir de defter verdi, üzerinde "This is an idea." yazan. Aklıma gelen hikaye fikirlerini bu deftere yazarmışım. O da okurmuş. Öyle dedi. 11 Nisan'da hediye aldım durduk yere. 3 Mart'ta hediye almaktan daha güzel bir şey varsa, o da 3 Mart'tan başka bir günde hediye almaktır.

Doğum günü 4 Mart'tı. Fakat ben bir şey almamıştım onun için. Önce elim boş götüm yaş geldiğim için biraz kötü hissettim ve utandım. Sonra 'Ulan kapısının önünden arabayla aldım, kapısının önüne de bırakıyorum. Mis gibi hediye işte. Çok ince bir düşünce.' diye kendimi bir ayılığa inandırarak ruhumu hafiflettim.

Başlangıç tamamen böyle oldu. Sonra bir çok şey daha oldu ve evlendik. Her şey oldu, fakat evleneli bir sene olmadı henüz. Yazmaya motivasyonumu kaybettiğim son dönemlerde bir şekilde onun doğum günü vesile oldu, yazdım yine uzun bir aradan sonra. O olan bir çok şeyleri de başka yazılarda anlatırım artık. İyi ki doğmuş Miraç Rüzgar Güçdemir.



Edit: Yazının soundtrackleri de özel şarkılar olsun.