27.04.2010

90 + ?


       Çok yaşlandım.Çıkmaz dediğim kara kara benler hasıl oldu her yanımda.Ne de sevinmiştim oysa saçıma ilk ak düştüğü yaşta,21 yaşında.O zamanki sevincim giriyor rüyalarıma sık sık."Sikeyim akı da karayı da" diye canhıraş uyanıyorum bu fena kabustan.Babamla dalga geçerdim yine o yaşlarımda,bacağındaki kıllar döküldüğü için evin simbası olmuş,krallığımı ilan etmiştim.Şimdi kendi bacağıma bakıyorum,süt!Etkilenmemek elde değil.Fakat istediğiniz kadar odaklanın kanı belli bir yere gönderemiyorsunuz bu yaşta.Ben de gönderemiyorum.En son torunun yeşil oyun hamurunu aldım üreme organımın etrafına sardım.Mumyalar gibi,o destekle dik durdu.Sene 3 sene öncesiydi.Şimdi 83 yaşındayım.Gençliğimde kollarım ellerim ayaklarım damarlı,damarları çok yüzeyde diye ekmek yediğimi hatırlarım.Onun da manyağı vardı.Şimdi o pembecik damarlar içinden kan değil de patlıcan posası taşıyormuşcasına mor.

       Anneannem yaşlılığını bizim evde geçirmişti.Televizyona bakmazdı hiç.Sabah 8 de kalkar,gece 11 de yatardı ve bu saatler hiç şaşmazdı.Uyanık kaldığı gün içerisinde 5 vakit namaz kılar,2 öğün yemek yer ve geri kalan zamanlarında ya duvarı ya da halıyı izlerdi.Ben de mi böyle olucam lan diye korkum korkum korkardım.Öyle olmadım.Tüm gün çok daha fazla şeye bakıyorum.Bi kere mutlaka 1-2 saat pipimi izliyorum.Bir saate yakın oğlumu kızımı arayıp hastalıklarımı anlatarak günlerini zehir ediyorum.Bir yarım saat Duygu'yu gizliden arayıp rahatsız ediyorum(Duyguyu 3 sene önce kovdum evden,anlatıcam).yarım saate yakın traş olup bıyıklarımı sünnetliyorum.Bir saate yakın da evlilik programı izliyorum,anlayacağınız ekmeği beklediğim mecralar da farklılaştı.

         Yirmiyedi yaşında evlendim.53 sene de evli kaldım,80 yaşında bir sonbahar sabahında Duygu'yla sudoku yüzünden kavga ettik.50 senedir profesyonel olarak sudoku çözmeye kasıyorum,olmuyor."Çok kolay" başlığı altında verilenlerden bi tane çözdüm koca ömürde,onun dışında tık yok.Duygu da o sabah çocuk ekindeki bambasit sudokuyu çözemediğim için benimle dalga geçince kovdum onu evden.

         Herkes birgün 15 dakikalığına ünlü olacak demişti Andy Warhol.Desti İzdivaç sağolsun saatlerce çıktım televizyona, 'Abaza Demirbey' diye nam salar oldum,youtube'da tıklanma rekorları kıran videolarım var.Elimde değil 20-30 yaş arası ilik manita çıktığında kapıyorum telefonu,çağırıyorum taksiyi,ver elini stüdyo.Cebimde tek taşla gezer oldum,haftada en az iki kez evlilik teklif ediyorum genç kızlara programa katılarak.Dizlerim yarrağı yedi diz çöküp evlilik teklif etmekten.Bir 5-6 defa yanaktan öpücem derken dudaklarından öptüm kaza süsü verip,bi kaç defa da memelerini elledim kucağıma oturtup.Buna da şükür.

        Ölümü beklemek zor iş.Astigmat aldı başını yürüdü,hakemin kaç dakika uzatma verdiğini seçemiyorum.Az da verse çok da verse insan ıslıklar o ayrı konu.Her ne kadar aklıma getirmiyorum deseniz de geliyor.Bir 83 yıl daha yaşayacak halim yok.Ağzımdaki bu takma dişler var ve corega:takma dişi damağa sabitleyen macunum yokken imkanım,halim olsa da istemem.Biliyorum tiksiniyor mahalleli de,öz evlatlarım da,torunlarım da...Nasıl tiksinmesinler,sabah kalkıyorum peyniri övüyorum,öğlen geliyor eski zamanları övüyorum,ikindi oluyor sağlık sorunlarımdan bahsediyorum,akşam oluyor seks seks diye nasıl yanıp tutuştuğumu ama imkansızlıklar içinde nasıl da kıvrandığımı anlatıyorum,gece oluyor dişlerimi çıkarıp su dolu margarin kabına koyuyorum,meh meh diye uyumaya çalışıyorum.Bir maralım,bir türkü bakışlım,bir orta boylum al yazmalım  tiksinmemişti,onu da sürdüm yaban diyarlara.Yani kısaca 'Allah canımı alsın,dünya da kurtulsun ben de kurtulayım' diye kalkıyorum her sabah.Bir o kadar da korkuyorum ölümden.Bu yaşa kadar hala hastane fobisini atamadım üstümden.Uyurken öleyim diye dualar ediyorum her gece yatarken.İğne yüzü,tentürdiyot kokusu,tansiyon aleti görmeyeyim istiyorum.Yemek diye ayva hoşafıyla portakal sunulduğunu görmeyeyim istiyorum.

          Twitter hesabım hala açık.Her yeni tweet'im de bir follower daha kaybediyorum.Zira twittlerim genelde 'Dizlerim ağriyye' , 'Midem ekşimiş la!Böürpph elhamdülillah' veya 'ben şurada bi peynir yedim onun gibi peynir görmedim yeminlen,peynir şöyle peynir böyle bıdı bıdı' tarzında oluyor.Onun da manyağı var mı?Maalesef yok.Bi ara Demet Akalın sardı bana,onu da ben istemedim,yüz vermedim.Ayrılırız mayrılırız neme gerek.Sonra arkamdan 'sen de adam mıydın','seni donumda sallarım','miami yaptım zenciye taptım' gibi şarkı sözleri yazar mazar,kalp krizi geçirir hastanelik olurum.

        Bu blog girdimi de tamamlar tamamlamaz Duyguma mail atacağım,kendisini kaplıcaya davet edeceğim.Hala yaşıyor mu diye soranınız olmuştur,yaşıyor.Her gün numarayı gizleyip sessiz telefonlar açtığımdan bahsetmiştim değil mi?

        Bu sabah aslında diğerlerinden farklı olduğu için entry girmek istedi canım.Yaşımdan ötürü sabahtan beri bilgisayar başındayım ama tuşlara sağ el işaret parmağımla tek tek basmakta inat ettiğim için bir türlü bitiremedim yazıyı,saat oldu akşam dokuz.dokuzun yanındağki ikiyi at ne kaldı dohuuuz! Bu sabah diğer sabahlardan farklı olarak çok rahat,tüy gibi hafif kalktım yataktan ve saate bakmadım ilk defa bir sabah  'du bakayım kaçta kalkmışım lan,toruna anlatırım' diye.Bugün ilk defa bu kadar iştahlı yedim,bugün ilk defa yıllar sonra en sevdiğim şarkımı söyledim.Sanırım bugün özelknmlçsasa


(Bu satırları yazarken babam son nefesini vermiş.yazısı yarım kalmış,kesin özür diliyordur ve kesin gözü açık gitmiştir.yazısına hiç dokunmadım,başı klavyeye düşmüş son kelime o yüzden garip kusuruna bakmayın ama dedim ya bir harfi dahi düzeltesim yok.Bu yazısında onun yerine hepinizi ben öpüyorum,kendinize iyi bakın--------------Yavuz Demir Güçdemir)

21.04.2010

Genç Norveçli Balıkçılar Rahatsız


        Yaklaşık dört yıl önce Neutrogena adlı kozmetik firması,üretmiş olduğu el kremleri için yaptığı reklamlarında Norveç halkından balıkçı olan kesimin kendi el kremlerini kullandığını iddia etmişti.Son haberlere göre ise Norveçli balıkçı halkın saf ve temiz duygularıyla oynanmışa benziyor.
        Norveçli balıkçılar yaptıkları eylemde,önce kendilerini ekmek tekneleri olan sandallarına zincirlediler.Protestolar,balıkçıların halka oluşturup bir yandan dönüp bir yandan da ellerindeki pankartları sallamalarıyla devam etti.Az sayıda balıkçı,kozmetik firmasını soyunarak protesto etmek istediyse de Norveç'in çetin hava koşullarına dayanamayıp protestolarını yarıda kesmek zorunda kaldılar.Protesto,balıkçıların kendi aralarından seçmiş olduğu bir sözcünün önceden hazırlanmış bir metni okuması ile sona erdi.
        Norveçli balıkçıların sözcüsü,herşeyden önce kendilerinin de tüm dünya erkekleri gibi gül kokulu vazelini tercih ettiğini belirtti ve "Sevgili basın mensupları,öncelikle bizim paramız o firmanın el kremine yetmez;ayriyeten sürsek dahi bizim işimiz sürekli su içinde,balık içinde.O krem on dakikaya kalmaz elimizden akar gider.Bizler geçim sıkıntısı olan insanlarız.Zar zor elimize geçen iki kuruş paramızı da maksimum on dakika içinde elimizden akıp gidecek o pahalı kremlere veremeyiz.Buna karşın gül kokulu vazelin işimizden çıkıp eve geldiğimizde bile onca yıkamaya rağmen geçmiyor.Evladiyelik evladiyelik!" diye ekledi.Balıkçıların sözcüsü kendilerini reklamlarında izinsiz ve asılsız şekilde kullanan bu firmaya da 1 Norveç kronu tutarında manevi tazminat davası açacaklarını belirterek basın açıklamasını sonlandırdı. 

Şimdi gözler Norveç mahkemelerinden çıkacak kararda.


zaytungda yayına konulmayan haberim