4.01.2016

CANNONBALL

Ne yazacağımı bilmeden sadece fiile odaklanıp geçtim sayfanın başına.

Bıyıklarımı kesmeyi düşünüyorum. En azından geçici bir süre. Düşünüyorum sadece. Bu işte fiile ulaşabilmek o kadar kolay değil. Ehliyetim olmasa bıyıksız halimi hatırlayamayacağım. Neyse ki var o ehliyet ve her bıyıklarımı kesmeye heveslenişimde bana şiddetle dur diyor.

2014 ile kıyaslayınca 2015te ne de az yazı yazdım. Aslında buraya yazdığım bilmem kaç tane yazı gibi niceleri var kafamda. Eskiden hemen not alırdım, kurgular ve buraya geçerdim. Şimdi yazamadığım hikayeleri en ufak boş anımda düşünüyor, ehin ehihin diye kendi kendime gülüp geçiyorum. Arkadaşlarım, iş çevrem, ailem için pek hoş bir durum da değil bu. Hemen herkes yakaladı bu kendi hayalime güldüğüm anları.
Haziran'da yeni bir evim olacak. O hayal edip de bir türlü hayata geçiremediğim yazı masamı orada en güzelinden seçerim. Evin en güzel yerine koyarım diye ummaktan başka çarem yok. Neyse en azından niyetim var yazmaya.

Bu niyet olayı yüzünden kendimi Gerçek Kesit gibi görüyorum. Bir televizyon programı olsam Gerçek Kesit olurdum. Yazan, yöneten, oynayan nasıl da iyi niyetle çektiler bölümleri, nasıl da kutladılar emek verdikleri bu yapımın televizyonda yayınlandığı gün, nasıl da mutlu girdiler hazırladıkları bölümü izledikten sonra yataklarına kim bilir. Ben de yaptığım her işi, söylediğim her lafı, kısaca aldığım her nefesi her icraatımı Gerçek Kesit ekibi gibi 'Çok güzel oluyor lan' diyerek gerçekleştiriyorum. Her gece muhasebesini yapıyorum sonra yaptıklarımın, izleyici gibi bakıyorum o günlük Gerçek Kesit'ime. Bok gibi geliyor bok. Ama iyi niyetli bok. Yapmaya çalışmışım lan diyorum, yekten geçemiyorum kanalı.



Kırmızı ay olacak diye bekleyip buluttan başka hiçbir şey görememiş adamım ben. Bir de günümü gördüm. Yıllar sonra... En güzeldi. İyi ki ayın kırmızı olması gibi bir bahane vardı. Keşke bir daha olsa ve keşke izlesek. Bulutsuz lütfen.

Ben renk körüyüm. Derdim günümü görmek.

Edit: Yazının şarkılarının ilki rahmetliden

İkincisi de