29.07.2013

Comma Ve Dot

Kısa zamanda o kadar çok şey değişti ki. Önce Gezi olayları, sonra başımı kaşıyacak zaman bırakmayan iş seyahatleri, sonra da birkaç yazı öncesinde de paylaştığım üzere inip kalktığı için şükürler ettiğim göğüs kafesinin sahibi anneannemin ölümü. "Bir tek Demirbey eksik." diyerek. Anneannemin dilinden ismimin dökülüşünü içeren son cümle buydu ve çok acıydı. Alzheimer hastalığının son safhalarına dek adını karıştırmadığı, tanıma sıkıntısı çekmediği tek kişiydim, bu da onun ağzından adımı duymayı daha anlamlı kılıyordu. Canım acıdı çok ama öyle ağlamadım. Bir tek Emin bana sarılırken gözlerinin dolduğunu gördüm, orada bir sesim titredi o kadar.

Büyüdüm. Emin de büyüdü. Ses tellerimiz kalınlaşmaya başlamadan tanıştığım Emin benim gözümün önünde büyüdü, saçlarını döktü, inşaat mühendisi oldu. Ben Emin'in gözünün önünde büyüdüm, bıyık bıraktım, her birden bin etkilendim..
Merhaba Casey Affleck. Ben başlayamıyorum bile..
Telefonumun çalmayacağı bir haftasonuna daha uyanmıştım. Muhtemelen herhangi biriyle "Bir Camel White!" dışında bir diyaloga girmeyeceğim bir haftasonu.. Uyanış şeklim ise ne saat alarmı, ne gün ışığı, ne de sokaktan geçen bir seyyarın sesi değildi. Kapım çalıyordu ve zille yetinmeyen kimse kapıya da sert yumruk darbeleri indiriyordu.

Kapıyı açtığımda yeni alt komşumla yüz yüz geldim. Ben onun yeni alt komşusuydum desem daha doğru olur aslında. Internetim yok dedi. Mikrodalga fırınım yok dedim. Bana ne lan, dğn akşamdan beri dsl sinyali alamıyorum dedi. Ben onun eksikliklerini dinleyecektim anlaşılan. Bencilce, sadece kendi hayatındaki noksanlıkları anlatmaya gelmiş, benim eksiğim gediğimle zerre vakit harcamayacaktı anlaşılan. Kendi internet bağlantımı onartmak için çağırdığım elektrikçi alt komşumun internet bağlantısını zedelemişmiş, alt komşumun dedesi bu apartmanın sahibiymiş, ben de ondan izinsiz apartmana çivi çakamazmışım.

Tartışmayı beceremem. Alt yapı konusunda kendimden şüphem yok fakat ne zaman iş tartışma boyutuna gelse ağzımdan ana, avrat, bacı gibi, toplumca kutsal olarak benimsenmiş şeylere armağan ettiğim sinkaflı kelimeler dökülüyor. Yerden göğe dek haklı olduğum durumlarda dahi karşımdakinin "Ama anama küfretti" cümlesiyle tüm elde ettiğim haklardan feragat etmiş sayılıyorum.

Ben sustum. Dinledim. Eski kız arkadaşlarımın her biriyle olan münasebetimdeki gibi sustum dinledim. O anlattı, bağırdı. Haklı olduğumu bile bile o daha da sinirlenmesin, içini tamamen boşaltık rahatlayabilsin diye sesimi çıkarmadım. Eski kız arkadaşlarımın her biriyle olan münasebetimdeki gibi..

Sonra bir cümle takıldı kulağıma. Internetinin gitmesine kızgın olma sebebi çocuklarının bilgisayar başından kalkıp buna yani babalarına sarmalarıymış. İki oğlunun ağızlarından salyalar saçarak ekrana bakmalarını ve kendine hiç bulaşmamalarını isteyen bir baba doğadaki birçok hayvanın yaptığı babalıktan kat kat az babalık yapıyor ama ona sorsan öyle bir çalıştı ki geceli gündüzlü, sırf çocukları mutlu olsun diye en iyi bilgisayarı, en iyi interneti aldı çocuklarına. Yaptığı şey süper babalık.

Bu tıynetteki adamın baba olmasına, olabilmesine çok içerledim.
O çocukların kendisine bulaşmalarını istemeyen adama baba demelerine daha çok içerledim.
Ama en çok gün geçtikçe babalık yolundan çok uzaklara doğru ayaklarımı sürüye sürüye gidişime içerledim.

Daldığım düşüncelerden kendime geldiğimde susmuş nefretle bana bakıyordu.
Bitti mi dedim?
Bitti dedi.
Sinirlenmesin diye peki dedim.

Eski kız arkadaşlarımın her biriyle olan münasebetimdeki gibi..

Edit: Üretken bir dönem. Sıkıcı bir yazı. İyi geceler dilerim. Yazıya paralel hissiyatlı şu şarkılar ile: