Midede kelebekler uçuşuyor, fakat bu kelebekler aynı zamanda arı gibi sokuyordu.
Kaçak ete kaçak ete VurhavuR! |
Hala aklı Rocky Balboa'daydı. Rocky'nin dövdüğü karkasın kendini dövdürürken check-in'ler yaptığını, makyajlı bir halde dövülmeyi beklerken iPhone'uyla kendini açılı ve efektli bir şekilde fotoğraflayıp paylaştığını, sürekli küskü altında gezinmesine karşın fırsatını bulduğunda aşk meşk diye zik zik zok zok paylaşımlar yaptığını hayal etti. Bu karkasın da tıpkı yatağındaki karkas gibi aşkı Ceyhun Yılmaz'la aynı kafada yaşadığını..
Aşka Ceyhun Yılmaz'ın kız kaldırmaya çalışan ergen kafasıyla aynı pencereden bakan bir insanla nasıl olup da uzun saatler geçirdiğini, daha doğrusu uzun saatlerini harcadığını sorguladı.
Aç karna içmeye başladığı sigaranın son nefesinde midesi bulandı. Kafasını balkondan aşağı sarkıttı ve olası bir kusma sonucunda balkonun temiz kalmasını sağladı. Kusmamıştı. Birkaç saniye öğürdükten sonra midesi sakinleşti. Başı aşağıya sarkık bir şekilde dururken yoldan geçen şişman bir kadın gördü. İlaç tedavisi sonucu bu hale gelenleri tenzih ederek kapitalizmi simgelediğine inandığı şişmanlarla ilgili düşüncelerini üşenmeden bir de aşağıdan geçen şişman kadın için sıraladı. O kadar işsiz güçsüzdü ki, sokaktan geçenin şişmanlığı ona dert olmuştu. Aslında biraz da eski bir tanıdığını hatırlatmıştı bu şişman kadın ona. Önündeki şişkinlik göbeği mi yoksa sarkan gıdısı mı çözmesi imkansız, emek sömürücü bir şişman kadını hatırlamıştı. Bu hatıra kafasını bir beş on saniye kurcaladıktan sonra, ömründen hatrı sayılır bir zamanı çalan bu kadını yeteri kadar yad ettiğini, fazlasını hak etmediğini düşünerek kafasını uzatmış olduğu balkondan geri çekti.
İçeride yatan kadını bir zamanlar ne kadar sevdiğini, yıllardır ona ulaşabilmek için sarf ettiği tüm çabaları tümüyle unutarak 'Kalk.' diye bağırdı salondan yatak odasına doğru. Fakat yatak odasından olumlu yahut olumsuz her hangi bir hayat belirtisi gelmedi. Kafasını koridorun sonundaki yatak odasını görebileceği şekilde uzattı. Yataktan aşağı düşmüş olan elini gördü. Tepkisizliğine sinirlenip tekrar 'Kalk.' diye sertçe bağırdı. Ve tekrar...
Ve tekrar..
Ve tekrar..
En sonunda kalktı. Kendi gürültüsüne kendi uyanmıştı. Yataktan çıkıp banyoda şekilsiz yüzünü yıkadı. Koltuk altını ve omuzlarını kokladı. Karkas kokusu üzerine sinmemişti.
Üzerini hızlıca giyinip evden çıktı. Aklından geçen düşüncelerin fonunda Eye of The Tiger çaladursun o, yerde duran hayali tavukları yakalamaya çalışıyormuşçasına antrenman yaparak işine doğru yola koyuldu. Karkas dövmek yoktu. Karkasla samimi olmaya gerek yoktu.
Soundtrack'imiz :