3.05.2008

Postmatürenin Prematüre Hayatı (devamı)

Akşam yemeğinde amacıma ulaşabiliyorum anca.Açık havada piyanist şantörümüz yemek müziği icra ededursun,biz de ordövrmüş,ara sıcakmış,ana sıcakmış ne gelirse 'günah olmasın' desturuyla tabağı sıyırana dek yiyoruz.İsmini dahi bilmediğim dilber ise iki yan masada ebeveynleriyle oturuyor.
Ne zaman ki yemek faslı bitiyor,insanlar tatlı ve meyve servisi öncesinde yemiş olduklarını yakma maksatlı atıyorlar kendilerini dans pistine.Ben de amcam tarafıdnan zorla kaldırılıyorum oynamaya.Fidayda eşliğinde mal mal el çırpıyorum.O sırada sol tarafımdan uzun ve hızlı bir halay üzerime doğru geliyor.Kçamıyorum.Ailemle arama sonu gözükmeyen bir halay giriyor.Bizimkilerle irtibat kuramıyorum.Rabbime bana yol gööstermesi için duacı bir halde kafamı kaldırıp yalvarıyorum.Bu sefer de disko topu giriyor araya.Rabbimle de irtibat kuramıyorum...
Arkama döndüğümde pistin orta yerinde mahsur kalmış ,benim gibi halay mağduru tahminen yaşıtım bir kızın poposu çarpıyor gözüme."Bari onunla irtibat kurmayı deneyeyim " diyerek yanına gidip eğiliyorum."Birşey mi düşürdün?" diye soruyorum.Kız doğruluyor,hakeza ben de öyle.Ve o poponun ilk aşkıma ait olduğunu öğreniyorum.Birşey düşürmediğini,sadece disko topundan yere vuran renkli ışıkları eli-ayağıyla tutmaya çalıştığını söylüyor.
"yar" diyip sineme sarmaya hazır olduğum kızın zeka özürlü olduğunu düşünemiyorum.Çocuğum çünkü,yetmezmiş gibi bir de aşığım.
Halay ortasında mahsur kaldığımız anlarda tanışıyoruz.Onun da benle aynı yaşta olduğunu,benim gibi Ankara'da oturduğunu ve yonca Evcimik'ten ölesiye tiksinirken Burak Kut'a derin bir sevgi ve saygı beslediğini öğreniyorum.Arkadaş oluyoruz.Halay dağılmaya başladığı sırada ertesi gün için sözleşerek ayrılıyoruz.

İki haftalık tatil boyunca 'yaz-buz'lar yazdırıyorum amcamın hesabına.Biri bana,diğeri ona.Arı Maya'nın ne kadar ulvi bir canlı olduğunu anlatıyoruz birbirimize.Öğlen sıcağında,herkesin güzellik uykusuna yattığı saatlerde ben,TRT 2'de rahmetli kıvırcık Bob Ross'un 'Resim Sevinci' programını izliyordum.İlk aşkıma hediye edebilmek için resim yapıyorum Bob'un öğütleri çerçevesinde.Yalnız işin kötü tarafı "Gel bak,şuradaki yalnız minik çalılığın harikulade gölgesinde oturalım","Hadi kumdan kalemizin yanına gizli,sessiz,şirin bir havuzcuk yapalım." şeklinde gay gay tümceler dökülüyor ağzımdan.
Bob Ross kanımda,kasıklarımda...


Her tatil biter.İnsan o iki haftayı hiç bitmeyecekmiş gibi yaşar ama biter işte.Onun tatili de bitiyordu.Sonraki gün Ankara'ya dönecekti.Bense Ankara'da da ifade edebileceğim duygularımı bekletemedim.Tatilinin son gecesinde dile geldim.
'Seni seviyorum' dedim,'Ben de...' dedi ama iki adım da uzaklaştı.
'Gel!' dedim,gelmedi.'Bari gitme..' dedim '..bundan daha fazla uzaklaşma benden"
Gitti!
Böylece normalinden çok erken bir şekilde çocukluğum bitti.

Bir daha kimse bu şekilde mantıksız,sebepsiz çıkıp gitmez hayatımdan sanıyordum.Yanılmışım.
Yirmibir yaşına geldiğimde karşımda duran kişiye 'Seni seviyorum' dedim, ' Ben de...' dedi ama bakışlarını uzaklara yönlendirdi,iki adım da uzaklaştı.
'Gel!' dedim,gelmedi. ' Bari gitme,bundan daha fazla uzaklaşma benden' dedim
Gitti!
Böylece de normalinden çok erken bir şekilde gençlik dönemim bitti.


SON

6 yorum:

  1. 80'lerin sonunda, 90'ların başında çocuk olmak... 2000'lerin başında O çocukların yalnızlığına kadından yaralar açmak... ve o kadınların gidiş biletlerinin kesildiği kinden duvarlar örmek ömrüne...

    Güzeldi...

    YanıtlaSil
  2. çok guzeldi..

    Acaba birden mi çıktı bu yazı diye düşündüm,çünkü öyle bir butunluk var,duygusunda,uslubunda..

    Beş bölüme ayırdığın Doku hikayelerin başta olmak uzere, öykulerin,oky'in uslubunu anımsatıyor bana,onun belli bir taraftan kadın-erkek bakışını..(özellikle farkettimde,"abaza erkek,aptal kadın" betimlemeleriniz feci benziyor)birde o "hayal ürünü-gerçekler" tadınızı benzetiyorum..

    sever misin onun karikaturlerini,öykulerini bilmem..

    Ayrıca çok zevk aldım okurken..ilhamın,yazma şevkinin gelmesini bekleyenlerden misin bilmem ama daha da çok yazını okumak istiyorum..

    YanıtlaSil
  3. harika olmuş.
    hep kendimi boğucu hüzünden kopartıp şöyle gülümseten hikayecikler yazmak istemişimdir. gıpta ettim valla:)

    YanıtlaSil
  4. önce hayal dünyan seni bir olayın içine bırakır kaçar,sonra sen o olay içinde debelenir durursun.
    olaydan kurtulduğun anda başının içinde kurduklarını kağıda aktarmak için geçersin masanın başına,alırsın kalemini eline ve 21 yıllık ömründe ne gibi olaylar yaşadıysan katarsın aralara.hele ki bu kattıkların detay olursa daha bir seversin kaleminden çıkanı.detailhead demirbey işbaşında dersin sonunda...
    sanırım bu kadar :)
    yorumların her biri için de ayrı ayrı teşekkürler...

    YanıtlaSil
  5. ne kadar gülümsetse de bir o kadar etkileyici. her zamanki gibi...

    YanıtlaSil
  6. biter mi cnm hiçç...bitmezz çivi gibi çakılır üstünee; neye bitti desen en cok o yola devam eder senle...hikayenin sonunda biraz cocuk,biraz genc,biraz buruk kalırsın...

    :)

    YanıtlaSil

söyle güzelim dinliyorum?