16.10.2008

Ramazanda Küstüm Şov Olmaz!

             'Tanrı diye birşey yok oğlum!' dedi,irkildim.Ağzımı açıp 'Tövbe de abi.' dememe fırsat bırakmadan çantasından çıkardığı bir kitabı pat diye masaya vurdu.Benim az önceki irkilişin etkisinden kurtulamadığımı,yani pat sesine özel bir irkiliş sergilemediğimi görünce parmağıyla yukarıyı göstererek 'Aaa kuş lan bak' diye yukarıya bakmamı sağladı.Ben yukarılara bakadurayım o da pat bazında kitap vurumunu yineledi ve beni ikinci kez irkilmeye sevk etti.Kendimi toparlayıp 'Abi büyük günaha giriyoruz yemin ederim' dedim.Ne yemininden bahsettiğimi sordu,haklıydı da.Ateist birine nimet çarpsın sözünün bir etki etmeyeceğini önceden kestirmem gerekirdi.Titriyordum artık.Kitabı açıp içinden kendince kanıt olan birkaç şey okuttu.Şoka girmemiş olsaydım 'Ssshh'layıp iki rekat susmasını ya da siktirip gitmesini salık verirdim.

            'Zar zor titreyerek ağzımı açıp : 'Abi iyi diyorsun,hoş diyorsun,saygı duyuyorum düşüncelerine tamam ama aynı masaya dirsekleri yaslamış oturuyoruz ve farkındaysan masa bildiğin demirden.Olası bir çarpılmanda arada ben dekaynayacağım.Oyüzden ya sus ya da gel laflarını tahta bir masada dirsek mirsek neremiz varsa masaya değdirirken anlat.Bilirsin demir iletken dahta ise yalıtkandıııır!' diyip güldüm.'Canın cehenneme ' diye çemkirip masayı terketti.Arkasından  'Kimin cehennemi oğlüüüm!' diyerek bozdum onu.

          Can okuyucu!Hani bir sohbet ortamında masada enerjik,zıpçıktı,alem piji olmuş bir adam olur da en mahrem seks anılarını masa halkına mübalağa dozajını üst seviyelere çıkararak anlatır da masanın diğer ucundaki ezik,saf,örselenmiş adam da sanki kendi sevişmesiymiş gibi hikayeyi nasiplenir ya işte ben de az önceki berbat muhabbetten aynı şekilde nasiplenmişim gibi hissettim.Günaha bulandığım düşüncesi kapladı dört bir yanımı.

        Hemen eşyalarımı toplayıp masadan kalktım.Cami cami gezip 17 ayrı dilenciye sadaka verdim.Kesmedi öğle ve ikindi namazlarına müteakip kalkan sekiz cenazenin cenaze namazlarını kılıp,her birine üçer defa olmak üzere totalde 24 defa 'Şahane bilirdik!' dedim.Kah ezan okununca müzik sesini kıstım,kah bu müzik sesini kısışlarım esnasında kelime i şehadet getirdim.Coşkun bir yapım olduğundan bu da kesmedi beni,hemen eve koşup doğru yola tastamam sevk olabilmek için Samanyolu Tv'yi açtım.Amacım bir Dost Gözü,bir Kalp Kapısı izlemekken karşımda Oktay Usta'yı yemek yaparken buldum.Bu kesin saylanmaz lan düşüncesi ile şansımı bir de Kanal 7'de deneyeyim dedim.Latif Doğan'la Küstüm Şov karşısında hipnotize olup kaldım.Program bitiminde ihya olmuştum.Yine de üzerine bir Bez Bebek attım ve Allah sizi inandırsın püripak oldum.

         Ben Bez Bebek'e kaptırmış giderken telefonum çalımlı çalımlı çaldı.'Yes' e basıp kulağıma götürdüm.'Alo' şeklindeki laf atışıma karşı bir alo gelmedi.Aleti kulağımdan çekip ekranına baktım.Ekranda yazana göre arama yoktu,mesaj vardı.Evet!Arama ve mesaj uyarılarım aynı efenim.Mesaj sabah ateist olduğunu öğrendiğim arkadaşımdandı.Sabah bir mallık yaptığını,hatalı olduğunu,ama artık doğru yolu bulduğunu,beni korkuttuğu için de benden özür dilediğini yazmıştı.Benden özür dilemesinin önemsiz olduğunu,doğru yolu bulduğuna göre artık af dileyeceğinin kim olduğunu bilmesi gerektiğini yazıp mesajıma göz kırpan smiley ile son verdim.

         Ertesi gün akşama doğru Beşiktaşımın maçı vesilesiyle yollara düştüm.Aldım biletimi,bindim otobüse,başladım stada doğru gitmeye.Otobüs  silme Beşiktaşlı doluydu.Hepsi de ayaktaydı.Bu ortamda hissettiğim huzuru nasıl anlatabilirim bilmiyorum.Sanırım komple beyaz kaynayan şehirdeki tek siyahi arkadaşın şans eseri bir apartmanın bodrum katına konuşlanmış bir bara girip yüzlerce renkdaşıyla karşılaştığı andaki duyguların çok benzeriydi içimi kaplayan duygular.

         Tutunduğum çubuğun dibinde oturan ve ağır işiten yaşlı bir amca beni dürterek 'Evladım hangi takımlısınız siz yahu?' diye sordu. 'Elhamdülillah Beşiktaşlıyız beybaba!' şeklinde ağzının payını verdim.Bu dini kelime de barındıran cevabım otobüste ölüm sessizliğine yol açmıştı.Neden sonra tüm Beşiktaşlılar birbilerine bakarak gülmeye başladılar,adeta gözlerimizle birşeyler üzerinde anlaşmaya varmıştık,sessizlik bozulmak üzereydi ve sonunda Bendeniz'in 'Sus!Soru Sorma' adlı güzide eserinin melodisi üzerine Beşiktaşlıların yazdığı şu şarkıyla bozuldu:

            "Koooy!Koy ateistee!
              Koy putperestee
              Koy satanisteeeeee
              Kooooy!Hepsi göt olsuuun
              Ramazan ayııı mübarek olsun
              İn-şal-lah

12.10.2008

Blue Wagoon ahhah

Metro durdu,kapı açıldı ve jöleli genç adam vagondan indi.Ağır adımlarla kızın ensesi dönük biçimde oturduğu camın önüne kadar gelip durdu.Belli ki özgüven eksikliği vardı.Cama tıklattığında kızın ve metro yolcularının vermeleri olası tepkiler korkutuyordu genç adamı.Metronun ‘Kapılar kapanıyor’ sinyaline dek camın önünde bekledi.Sonra ise sinyalden aldığı kuvvetle ayı gibi avuç içleriyle cama vurmaya başladı.Güzel gibi olan ama aslında çirkin kız,onun yanındaki ondan çirkin olan kız ve bütün metro ahalisi jöleli ve genç ve mal adamın bulunduğu cama çevirdiler kafalarını.Genç adam bir süre seri dil çıkarım ve oynatımlarında bulundu.Ardından hayali memeler avuçlama hareketine geçti.En son hayali bir popoya belini ileri-geri götürmeler yaptı,iyice kendini bitirdi.
Kendini bitiren ve bunu anlayan bir adamın o andan sonra kuracağı cümle Pavorotti ses düzeyinden osuruk ses düzeyine doğru bir alçalmayla sona erer.Ama az önce de belirttiğim gibi adam gençti,bir o kadar da maldı.
Genç adamın metro harekete geçtiği anda kurmaya başladığı ‘Şimdi bak ben seni sevdim,sen de beni sev de öpüşelim’ cümlesi ses düzeyinde bir alçalmaya uğramadan tümüyle Pavorotti tonunda gitmekteydi,lakin metronun yapmış olduğu yüksek ivmeli hızlanan hareket adamın sesini adama bağlı olmaksınız gitgide osuruğa çevirdi.Zaten ‘Olması gereken’ detaylı yoldan da olsa oldu.

Metro genç adamdan kurtulduktan sonra ilgi camdan güzel gibi gözüken ama güzel olmayan kıza döndü.Kız beğenilme ile bir mal tarafından beğenilme arasında kalmış ; yüzü , Monalisa gibi yarı ‘Dokunsan ağlarım’ yarı ‘Hoş geldin yar!Yüreğime…’ halini almıştı.Biri müdahale etmediği takdirde kızın komple akıl sağlığını yitirmesi işten bile değildi.Kızcağızın bu durumdan çıkması için ortak karar verilmiş bir şey olmamasına rağmen tüm vagon yediden yetmişe ağız birliği etmişçesine “Nıç nıç nıç” ladı.Onlarca dil aynı anda damağa yapıştırılıp çekiliyordu müthiş bir ahenkle.Buna rağmen kızın yüz felci tüm hızıyla sürmekteydi. Bense müthiş ahenk ile zavallı kız arasında gidip geliyordum.Sonra ikisi arasında bir seçim yapmam gerektiğini,hangisinin benim için daha önemli olduğunu düşünmem gerektiğini fark ettim.Müthiş ahenk’i bir sınava tabi tutmaya karar verdim,geçerlerse yoluma onlarla devam edecektim.
Vagonumuzun orta yerine doğru “Ayıp ama ya, serseri herif!” diye çemkiri fırlattım.Doğrusu vagon halkı testimi perfect le bitirdi.Benim çemkirimin ardından vagondakiler nıç nıç çektikleri andaki gibi müthiş bir ahenkle “Allah bildiği gibi yapsın”, “Gençlik ne hallerde?”, “Cidden ayıp ama be,terbiyesiz!”gibi klişelerle umduğum reaksiyonları verdiler.
Hemen şapşahane önerimi ahaliye sundum.Bir Voice Male ,bir Stomp,bir Anadolu Ateşi olabileceğimizi,hatta işi sıkı tutarsak TRT3’te sık sık ekrana gelen Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği korolarının ekmeklerini kesebileceğimizi belirttim.Müthiş ahenk hep bir ağızdan ‘Yuppiiieeee’ çekti.
Sevinç gösterisini İnönü’nün kapalısı gibi önce çöküp sonra ‘Pınarbaşı burma burma…’ eşliğinde kalkarak yapmasını beklediğim müthiş ahenk bana ‘Hoşça kal TRT3!Merhaba Baby TV’ dedirtti maalesef.
Yine de hepimiz ne için doğduğumuzu öğrendik kısa yolculuğumuz esnasında,kim olduğumuzu öğrendik.Yemişim TRT yi de Baby TV yi de.En olmadı komik olmayan Avrupa Yakası’nı komik göstermek için dizinin her tarafına serpiştirilmiş,hatta saçılmış olan kahkahaları yeniden yorumlarız vagoncanak.Ekmek ekmektir.
Sağol jöleli ve genç ve mal ve ayı adam.