Yine de dayanamayıp laf attım: 'Beşiktaş sayfasını başlara mı almışlar balım?'
"Yok la, o nerden çıktı?" dedi kafasını gazetenin içinden çıkarmadan. 'Ne bileyim. Sen, gazetede Beşiktaş'ın her hafta bir sonraki hafta netleşeceği söylenen transferleri dışında ne okursun? Magazin desen en arka sayfa, bir ihtimal ikinci sayfada da göt-meme görebilirsin. Fakat şu anda yaklaşık 7 veya 8. sayfadasın. Son sayfalardaki Beşiktaş'ın değil, En arka sayfa veya 2. sayfadaki götün-memenin değil neyin peşindesin anlam veremedim.' dedim.
"7. sayfadayım balım..." dedi ve gazeteyi gözlerinin önünden indirdi. "...Altın piyasasının önümüzdeki yıl için nasıl bir gidişat sergileyeceğine dair ekonomistlerin öngörülerini okuyorum." dedi. 'Allah'ın adını verdim bak ver şu amına kodumunun NZT 48'ini. Nereden çözdün sen ya hayırdır?' diye sevinç-telaş karışımı hallerde eline ayağına kapandım Emin'in. 15 yıllık arkadaşımın ağzından o güne dek ekonomi sözcüğünü duymamışken, ekonomi hakkındaki yegane sınıflandırmamız 'Aaa az paraymış -Ooo çok paraymış' iken şimdi ekonomistlerin yazılarını okuyor olması aklıma başka bir ihtimal getirmedi.
'Ulan istemez olaydım o yirmi lira borcu, faiziyle mi geri alacaksın vicdansız?' dedim. "Lan sen ne saçmalıyorsun. Seneye hangi dönemde evlenmeliyim diye hesap kitap yapıyorum burada." dedi ve önündeki çalışma masasının çekmecesinden bir mavi bir dosyalık çıkartıp kucağıma doğru fırlattı. Dosyaya isim bile vermişti: "DÜĞÜN". Mavi dosyalığın içindeki dosyaların ilk sayfalarına göz gezdirdim hızlı bir şekilde. Düğün salonlarının fiyatlarının yıl içindeki değişimlerini, altının son on yıl boyunca izlediği ay ay seyri, Türk ailelerinin ellerinin yıl içinde en rahat olduğu dönemleri ve Beşiktaş'ın stat yapımında demirinden, çimentosuna hafriyat kamyonlarından, zemin yapımına kadar tüm giderlerinin yaklaşık ve tahmini değerlerini içeren dosyalar vardı. Son dosya ilgimi çekti. Biraz da beraber baktık. Emin, inşaat mühendisi olduğu için beni yeni stadın inşaatının ilerleyişi hakkında fazlasıyla aydınlattı. 'Boşuna bel bağlamışız Fikret Orman'a, Ağustos 31'de biter diyordu. İyi ki okumuşsun bak inşaat. Hala bir umut bekleyecektim sen olmasan.' dedim ve yerimden kalkıp Emin'e sarılmaya gittim. Neden sonra aklıma insanlarla dokunmalı iletişim kurmayı sevmeyişim geldi ve ayağa kalkıp elim çenemde hmm hmmm diye düşünür gibi iki volta atıp yerime oturdum.
'Evleniyorsun demek?' diye bir kez daha teyit almak için sordum.
"Evet." diye onayladı.
'Ne zaman peki?' diye detaya girdim.
"Yakında." dedi.
'Habire tek kelimeyle cevap verip durmasana lan!' dedim.
"Amına koyiiim." dedi.
Edit: Bir şarkı, bir de düğün videosu koyalım: