PART III
Çıktım okuldan,kız arkadaş diye tabir edilen insanla buluştum. “Ayşe” diye seslenildiğinde dönüp baktığından mütevellit adı Ayşe’ydi. “Cınııııığm!” şeklinde bağırarak üzerime koşmaktaydı.Bu durum aklıma simit oyununu getirdi.Kısa sürede kendime gelmemiş olsaydım nefesinin bittiği anda kıçına tüm gücümle tekmeyi eklerdim.Neyse ki kısa sürede üzerimden attım simit havasını.
Gelgelelim ben bu havayı üzerimden atana kadar çoktan öpmüştü beni ve yetmezmiş gibi “Nereye gidelim?”sorusunu da yöneltmişti.Aklıma ilk olarak ‘Simit Sarayı’ seçeneği geldi.Ayşe biraz geri zekalı olduğundan ikiletmeksizin teklifimi kabul etti.
Yol boyunca genelde önde yürüyerek Ayşe’nin götüne baktım.Kimi zaman kendimi tutamayarak Rabbimin yarattığı bu güzellik karşısında ‘Breh’ ledim.Sarayın önüne geldiğimizde ise her centilmen gibi önden geçmesi için elimle yolu gösterdim.O kapıdan geçedursun benim gözlerim yine belden aşağıya takılmıştı. ‘Breh breh breh’ nidalarıyla girdik içeri.Fazla ortalıkta olmayan bir masaya oturduk.Ayşe ikimize simit aldı geldi.Masanın üzerinde duran –tahminen bizden önce oturanlardan hatıra- iddaa gazetesine takıldım.Zaten ne zaman bir bahis olayıyla karşılaşsam büyülenirim,ayakta sikerler haberim olmaz.Basket oynarken ki ‘girer mi girmez mi?’ iddialaşmalarında bile kitlenir kalırım.İşte yine başladım kendi çapımda kupon yapmaya.
-Bak bak!Rosenborg 2.3 veriyor.Uuuuuu Liverpool Bolton deplasmanında 2.6 veriyor.Vay canına Eskişehirspor 1.8 veriyor.
-Nasıl ya?Anlayamıyorum Emre ben.
-Basit!Misal 1 koyuyorsun 2.6 alıyorsun.Kısaca 1’e 2.6 veriyor.Peki sen ne veriyorsun Ayşe?
-Üç,kikikikikii
-Siktir oradan.Dört aydır sevgili diye yanımda dolaştırıyorum bir kere vermişliğin yok.Tüm aileyi gurbete yolladım zorla ev boşalsın diye,seks ortamı doğsun diye.Yok!Neymiş?Makarna yapalımmış.Hay sokayım makarnaya.Bari bir iç çamaşırınla falan yatsaydın.O da yok.Ne biçim kızsın lan sen.Ellerim nasır tuttu lan!
…diyerek hem lafımı hem de insanlığımı bitirdim.Hayvan Adam oldum çıktım.Ayşe ise oracıkta ağzını büze büze,dişlerinden dudaklarından susamları saça saça ağlamaya başladı.Sanırım krize girmişti zira arada bir boğuk boğuk öksürüyordu.Üç-beş dakika geçti.Ayşe’nin rengi mora çalmaya başlıyordu artık.Özür diledim,iyi olup olmadığını sordum.
-‘Boğz…Köh köh,bağzıma susamköhköh kaçköh köh köh kaçtı.’ dedi.
Yukarı bakmasını salık verdim.Baş parmağımla orta parmağımı kullanarak şık şık sesi çıkardım. “Bak bak bak kuşa bak.”dedim saçını ensesinden çekerek.Tahmin ettiğiniz üzere işe yaramadı.O mor renk bordoya dönmeye başladı.Salak,susamın yanında hamur kısmından da nefes borusuna kaçırmıştı belli ki.Tüm sertliğimi toplayarak garsona : “Birader ambulans,hooop şeeef!Ambulans şeeef!” diye çemkirdim.On dakika içinde ambulans gelmişti.O günden sonra Ayşe’yi bir kez daha gördüm hastanede.Bir daha da görüşemedik.Ben de kendimi 0 rh + aşklar için hazırlamaya başladım.
Şimdi günlük yazısı mı yoksa uydurulmuş hikayeler mi anlamadım.Fakat "Simitsarayına gitmekle,Ayşenin biraz gerizekalı olması" ilişkisine çok guldum(sen belki gulme amaçlı yazmasanda).
YanıtlaSilAyrıca Simitsarayında şu seslenişe "Birader ambulans,hooop şeeef!Ambulans şeeef!" çok guldum.
"Ellerim nasır tuttu lan!"cumlesini de bir yerlerden daha duymuş gibiyim ama çıkaramıyorum.Sonuç olarak beğendim bu yazını..
Norma..
yazılar hayal ürünü-gerçekler karışımı olarak ortaya çıkmaktadır.
YanıtlaSilayşe nin gerizekalı olmasına gelince,ayşe nin az da olsa betimlemeye çalıştığım hal ve tavırları zaten oldukça aptal.ankara daki simit sarayı müdavimlerinin profilleri incelendiğinde aslında reddedilmesi gereken bir öneriyi düşünmeksizin kabul eden ayşe'ye gerizekalı yakıştırmasını yapmam normal :) ama haklı ama değil,sonuçta sırf spor sayfası alışılagelmişin dışında ortalarda olan radikal gazetesini okuyan bir insana bile gerizekalı diyebiliyor hikayenin kahramanı.
yorumun ve dikkatin için ayrıca teşekkür ederim :)
Evet Ayşe olayında bana komik gelende o zaten.O alışılmış simitsarayı müdavinliği ve oraya tıkılan kızların genel olarak sergilediği tavır.Dediğin gibi,ama yanlış ama doğru,bunu iyi betimlemişsin fakat bence(ki belki sence de)erkeğinde kızdan pek farkı yok,zira yol boyunca Ayşenin götüne bakması,simitsarayına götürdüğü kızla iddia konuşması ve en sondaki kıza -vermediği için-çemkirmesi bunu hemen belli ediyor.Dahası çokda uzak karakterler yaratmamışsın.
YanıtlaSilNorma..
o zaman şöyle diyeyim : erkeğimiz biraz daha yanardöner,kızımız saf :) çocuk yeri gelince heavy metal dinler yeri gelir emo olur yeri gelirse de techno ile kendinden geçer(sadece müzik üzerinden düşünme ama;siyasi görüşte de,takım tutma olayında da bu yanardönerlik vuku bulabilir)
YanıtlaSiltakibin için tekrar teşekkür ederim...
Yazı boyunca geyik yap, sonra son cümlede aksın imgeler. Bu senin huyun sanırım.
YanıtlaSilAyrıca öykü kahramanımız'a bir hatırlatma: Simit Sarayı, mükemmel simitler yapan ve yalnızca simit yenip çay içilecek bir yerdir. Simit Sarayı olmayan bir şehir tümden eksiktir, Ankara geç de olsa bu zevki tadabilmiştir.
Breh breh :D Arkadaş o nasıl bir tepki öyle :))
YanıtlaSilUzaylı gören masum köylü nidaları :))