Sigaraya başladığım değil ama sigara paketi taşımaya başladığım dönemlerdi.Mutsuz olduğumdan mütevellit mal mal geziniyordum kadıköyde.Yağmur yağıyordu ve sigarayı piç etmeden içebilmek için de ekstra hassasiyet göstermem gerekiyordu.Ben,o gün o moral bozukluğu ve ilk defa paket almış olmanın verdiği "Sikerim ulan" duygusuyla sigaranın dibine kadar vurdum.Biri bitmeden yaktım bir diğerini.Sonra benim başım döndü,midem bulandı haliyle.Öğlen öğlen yağmur altında ıslak köze basmış çingene gibi bir yukarı bir aşağı yürüyordum kadıköyde elimde sigaramla.
Hayatından bir kişinin varken yok olması her insana bu kadar koyar mı bilmem.Ölse tamam.Ama yaşıyor ve yok.Neden yok?Hmm sigara cevabını verir diye düşünüp sarılmışız işte merete.Şimdi bırakamıyorum,alt dişlerim inceden sarardı.Ona verdiğim parayla en kaliteli lightsaberları alır,en güzel ayakkabıları edinir,en büyük film arşivinin sahibi olurdum.Halı saha performansımı ise henüz etkilemiyor bu durum,zaten batak'ı bile William Wallace ruh haliyle oynayan biri olduğum için etkilemez hiçbir zaman sanırım,bacağım kopsa oynarım Gıda mühendisleri takımı için.Neyse,olan olmuş bir kere.
Sigara o gün midemle birlikte tüm vücut fonksiyonlarımı da emmişti ve bu nedenle eve dönmek zorundaydım.Dolmuşa atladım,arka dörtlünün en soluna geçtim.Zira önlerde oturduğum takdirde birisi bana para uzattırabilir ve istanbulda her semtin sonuna ya 'köy' ya 'tepe' eki geldiğinden ben parayı uzatanı anlamakta güçlük çekebilir(en basiti adatepeyle maltepenin söylenişini ayırt edmeeyen kulaklara sahibim),anlamadım pardon diyerek gerizekalı durmuna düşebilirdim.Dolmuşta dolmuşçumuzun need for speed hayranlığının da etkisiyle olsa gerek midemin bulantısı arttı,kusma gereği hissettim,yandaki bayandan poşet istedim vermedi.Kusçam ama dedim yine vermedi.İndim çaresiz.
Hala kadıköy sınırları dahilindeydim.Sokağa kustum,ağzım datlansın deyu birşeyler içeyim dedim ve tam oldu.Barın birine oturdum ve alkolleri karıştırmamla gözyaşlarımın sel olması bir oldu,mal gibi böhürak böhürak ağlıyordum.İşte o gün Türk toplumu üzerinde ağlayan insan etkisini çok iyi anladım.Bir Yılmaz Morgül,bir Canerle tülin efenime söyleyeyim bir Fetullah Gülen kolay olunmuyormuş.Ağlayan insan çok rating alıyor bu toplumda,ben de yalan söylemeyeyim şimdi çok rating aldım o barda,özellikle bayan kesimden,masama gelip gidenler ev adresleri telefonlar vs ler.İlgilenen ilgilenene.Her işte bir hayır varmış,resimdeki gözyaşları bile kolpaymış ha?uuuuuuuu süper laf.
Efenim kıssadan hisse,buradan yalnız erkek kardeşlerime sesleniyorum,girin bir bara bi bardak su söyleyin(öyle biraya vodkaya para gömülmeyin boşuna,hiç gerek yok) ve direk ağlamaya başlayın,geceyi yalnız geçirmezsiniz.
yılmaz kolpaysa sen nesin demir (:
YanıtlaSillütfen lütfen,bakın televizyonlara çıkmış insansınız yargılarken daha dikkatli olun.benim ağlama müessesesinin işgörürlüğünü şans eseri tecrübe edip anlatmam ayrı,yılmaz beyin her kadın programında sürekli ağlaması ayrı.kuliste neler yaşıyor bu yılmaz hiç düşünmüyor musunuz?anasının gözüdür o yılmaaaz
YanıtlaSilvay amına koyim ya oğlum daha önce niye aklımıza gelmedi lan!! ben hep "bugün kendimi iyi hissetmiyorum" da takılıp kaldım,üzerine bir de ağlama krizi katsam en kral manitanın aklını alırdım leylim ley.varsın bana ağlak suratlı desinler,varsın sidik gözlü desinler,ne gam!mutluluğun kapıları bize de açılacak gibi,hissediyorum bunu.
YanıtlaSil