1.01.2012

Bîkarış-ün Nehir

Oldum olası dakik bir adamımdır. Babamın memur olmasından ötürü mü yoksa başka bir durum mu buna neden oluyor, bilmiyorum. Bir buluşma, bir sözleşme varsa sözleşilen saatten 5 dakika evvel illaki orada olurum. Tabi karşı taraftan aynı hassasiyeti göremedim çoğu zaman. Bir sigara ortalama 7,5 dakika sürüyor. Bekletme de maksimum 15 dakika olacaksa "Bir sigara + gelen geçeni kesme"yle bekleme seansı sıkıntısız atlatılır. Ama o 15 dakikayı geçen bekletmeler yok mu? İşte ben sürekli o 15 dakikayı geçen beklemeleri yaşıyorum. Hem karşı taraf beklettiği için, hem de kendim erken geldiğim için (Tüm suç bekletene yıkamam).  Önceleri baştan sona buluşulacak yerde beklerdim, yarım saatler, kırk dakikalar... Sonra baktım çok çirkin duruyorum, sağda solda bana bakıldığı düşüncesi aklımı ele geçiriyor, esnafın taşşakoğlanı oluyorum; karar verdim kitapçıların önünde buluşma ayarlayıp içeride kitaplara bakarak vakit geçirmeye. İyi de oldu, önünde beklediğim kitapevinin içinde "hem vakit geçireyim hem de üşümeyeyim" düşüncesiyle kitaplara baka baka genel kültürün amına koydum. Kim 500 milyar'da jokersiz 125 milyara gelir oldum. Hatta ben var ya ben, -artık o kitaplar kafamı nasıl çalıştırdıysa- daha önceleri Bir Kelime Bir İşlem'de, işlem sorularında '43 yaklaşık', '37 yaklaşık' sonuçlarla övünürken; şimdilerde o bekleme seansları sırasında okuduğum kitaplar sağolsun '8 sayının tamamını açmayın yeaa! 3-4 sayı verin bana , tam üstüne basayım sonucun!' triplerine meyleder oldum (Bana bir övgü verin ve götümü yerinden oynatayım (Arşimed'e selam olsun) ). Kelime kısmında 'Cevap veriyorum, 3 jokerli kelime buldum: MASA' diyen adamken şimdi sadece senin isminin 7 harfini kullanarak oturup kitap yazıyorum. Beyin kıvrımları yeni ütülenmiş ipek mendil kıvamında, dümdüz olan bir adamken; insan bekleye bekleye ceviz gibi kıvrım kıvrım beyinli bir adam oldum çıktım.
Düüüğdd

Bilmiyorum bir Efe, bir Mert, bir Orçun olsaydım yine bu kadar bekler miydim? 'İyi ki Demirbey'im ben ve iyi ki hep bekleyen olmuşum. Beyne bak beyne! Derya kuzusu hey maşşallah!' diye övünsem mi? Yoksa 'Ya beklesin kız yeaaa! Dur caddede arabayı az daha gösterip öyle gideriz yeaaa!' diyemediğim, beklenen adam olmadığım için dövünsem mi?

İlişki konusunda ise asla doğru zamanda olmam gereken yerde olamadım. Hep geç kaldım. Aslında dümdüz bir geç kalma değil bu. Zira ben buluşulacak yere hep önce gidiyordum. Belki saatler, belki aylar önce... Ama artık aklımı ne kurcalıyorsa, geçip bir yere saklanmaya başlıyordum. Sanırım kız 'Aaa tipe bak, tezcanlı gibi erkenden gelmiş ihihi!' demesin diye; belki bir Mert, belki bir Efe olabileyim diye böyle bir tavrın içine giriyordum. Sonuç olarak, ben orada saklanmanın dozunu ayarlayamayınca da o güzel kızlar hep bir başkalarıyla gidiveriyorlardı.

O kadar çok el salladım ki bekletip kaçırdıklarımın ardından, sağ kolum felç. Yazı yazamıyorum, yemek yiyemiyorum, sonra ee şey. Evet...
Erken Kaybedenler

Ben kimisini beklerken İlahi Komedya'yı bitirdim tuğla gibi, tek celsede. Belki düşününce, caddede voru vorrr diye gaz debriyaj takılmaktan iyidir. Şimdi de okuyun okutun isterim: Erken Kaybedenler'i okuyorum. Ama kitap kısa, bu sefer geç kalmamak ümidiyle. Zaman akıp geçiyor...


Yazının Şarkısı: Oh Land'den Sun of a Gun



2 yorum:

  1. Mizah yazılarının hastasıyım... lakin anlaşıldığı üzere her yazın güzel be it :D yaz be azizim büyük üstad, yaz ki renk kat şu hayatıma...


    Sevgilerle Kardelen...

    YanıtlaSil
  2. Gel artık şu istanbul'a. Yemin ediyorum bugün şirkette bile andım adını. 37 yaklaşık'a güldün değil miiii? Bıyıklı ağzımla ciddi ciddi 'Osyedi yaklaşık efem' deyişimi hayal ettin değil miiii?

    YanıtlaSil

söyle güzelim dinliyorum?