23.12.2013

The Observer


                Yazıya nasıl gireceğimi dahi bilmiyorum. İçimdeki İngiliz kanına izin versem 'Well' diye girerdi ama burada ukalalık olur. Etrafımda olup biteni 0.25X hızda izliyor olmaktan yoruldum. Her mimik, jest, koku, fasikülasyon, bakış, ses.. Sizin önemsiz varsayıp kulağınızdan sokup östaki borunuzdan çıkardığınız kimi ses dalgaları, gözünüzden sokup burun deliklerinizden çıkardığınız adı neyse işte her şey kafamın içinde birikiyor. Gordon Milne'in veda maçı 22 Aralık 1993 tarihli Ankaragücü maçı değil mi? Yep, 2-0 beybim. Radyodan hangi oturuş pozisyonunda, nasıl dinlediğim bile dün gibi aklımda. Hiçbir şeyi unutamıyorum, hiçbir şeyi üstün körü değerlendiremiyorum. O yüzden şimdi anlattıklarımı okumayı sevmiyorsanız bile ilerde bir gün kendi çocuklarım, ya da kendi çocuğummuş gibi sevdiğim bir başkasının çocuğu için güzel bir hikayeci olacağım. Bu rahatsızlığın ucunun güzel bir yere çıkması için öyle umuyorum ya da. Hoşçakalın..



4 yorum:

  1. farkındalık bir lanet mi, yoksa bir hediye mi halen anlayabilmiş değilim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lanet. Ya da hediye ama ben kullanmasını bilmiyorum..

      Sil
  2. Fikirlerinizi zerre kadar merak etmiyorum bir daha bloguma ugrayip abuk subuk yorum yapmazsaniz sevinirim. Zaten erkekleri ilgilendirecek bi icerige sahip degil..

    YanıtlaSil
  3. Wow yorum onayida gerekiyor gelecek yorumlardan bu kadar korkmayin cogu kisi bu kadar bos yaziyi ojumaz bile;)

    YanıtlaSil

söyle güzelim dinliyorum?