Uyandım. Yatağın sol tarafından ayaklarımı uzatıp bir süre oturarak bekledim. Mesanem doluydu. Ayağım yere değer değmez soğuktan irkildim. 'Ördek olsaydı keşke be, şimdi ne güzel, ılık ılık içeri gitmeme gerek kalmadan işerdim.' diye düşündüm. Sonra vazgeçtim. 27 yaşında ördeğe özenmeye başlarsam en geç önümüzdeki sene peynir över, domates över, eski bayram över hale gelirdim. En güzel çiş gidip tuvalete yapılandır dedim ve banyoya gittim. Az önceki düşüncelerime tamamen tezat olacak şekilde, adeta bir dede gibi aşırı gürültülü bir şekilde şorlatarak kuburun ortasına ortasına ver ettim idrarı. Bu çalışmam işe yaramıştı. Döndüğümde uyandığını gördüm. Yatağın sağına dolaşıp perdeyi açtım. Gün ışığı Batman çağrısının göğü aydınlattığı gibi aydınlattı yüzünü. 'Günaydın' dedi. 'Irzını siktiminin gezegeninde dengelerin amına koyduk modern olucaz, uzaya çıkıcaz diye. Yine yağmur yok.' dedim. 'Çok romantiksin.' diye beni bana övdü. 'Yıkanacak, içecek su bulamıycaz, sen daha yağmur altında el ele yürüme düşünüyorsun tamblır kızı. Yok öyle dünya. Benim vücudumun üçte ikisi su. Romantizm ise belden aşağımın bir oyunu zaman zaman. Hangisi daha mühim? Bu kış yumuşak geçiyor. Yazın yarrağı yedik, benden söylemesi.' dedim ve bilgisayarı açıp başına geçtim.
Odada o hariç her ne varsa ilgileniyordum da bir onunla ilgilenmiyordum. Ama güya erkekler anlayışsız. Devrilmiş yatmaya devam ediyordu yatağımda. Anla işte, git. Gitsene be kadın.
'Kahvaltıya gidelim mi?' diye sordu, 'Kahvaltıya git!' dedim. 'Bir şeyler yapar mıyız öğleden sonra?' dedi, 'Bir şeyler yap öğleden sonra.' dedim. 'Soğuk davranıyorsun.' dedi, cevap vermedim. 'Gidiyorum. Beni bir daha arama hayvan herif!' dedi, 'Selametle.' dedim. Ararsam da ellerim kopsundu.
Kapıyı ayı gibi çarparak gitti. Hayır yani bir şey yapacaksan bana yap. Ne istiyorsun ahşap, ağzı var dili yok kapıdan. İlla klip tadında çıkılacak evden. Dizilerde, filmlerde öyle görüldü tabi. Ulan ben kira veriyorum buraya. Bir müteahhit yapmış. Birisi gelip 'Alayım da kiraya veririm. Gelen kirayı bankanın kredi borcuna veririm. Yatırım olur hem.' demiş. Ben gidip emlakçıdan bulup tutmuşum. İnşaat işçilerinin 2 vardiya, güneşin alnında cayır cayır terleyerek binbir emek yaptığı şu yapıyı ne büyütüyoruz gözümüzde. Ev lan. Kapısı, camı, tuvaleti, gider boruları var. Şimdi camı sert çarpsan götün yemez, kırılır falan kesilir haftada bir kıllarını aldırdığın kolların. Başına iş çıkmasın. Gider borusundan ses çıkarmayı beceremezsin. Evde fırlatabileceğin vazo, şamdan ot bok da yok. Ha biliyorsun figürlerimden bir tanesini alıp yere göğe attığın takdirde tüm galaksiyi seferber edip intikamımı almaya kalkışacağımı. Elinde bir tek ne var? Kapı. Çarp tabi ya. Senin kapın değil ne de olsa. Yine de ben bir gram etkilenmedim. Ama aile apartmanı arkadaşım burası. Hastası var, çocuğu olan var, gececisi var. Ayıp.
Kot pantolon altına parmak arası giyen yaşam koçunu dinlemeyin |
'Çimen?' dedim.
'Çimen!' dedi.
'Çimen?' diye tekrarladım.
'Gerizekalı. Ben de onu diyorum işte.' dedi.
'Yiğidom ya, Maradona'dan sonra en on numara sensin.' dedim gülerek.
'Gerizekalısın.' dedi.
Haklıydı.
Edit: Klip, yazıyla uyum içinde "Calvin Harris'ten Bounce"
İsmi de hoş blog da hoş takipteyim bana da bekliyorum
YanıtlaSilSevgiler ;)
www.pisimel.com
@PİSİMEL -> İlk fırsatta ki sanırım bu bu akşam olur, uğrayacağım. Ziyaretin daimi olsun (:
YanıtlaSilbu saatten sonra bi daha kapıyı çarpıp çıkarsam ne olayım. Daha önce çarptığım kapılardan utandım.
YanıtlaSil@Ne Giysem -> Şaaşalı hayatlar yaşamıyoruz ki şaaşalı gidişlerimiz olsun. Hoşçakal çok bile bize. İlk yorumun bu, mutlandım. Teşekkür ederim..
YanıtlaSilİşte o yüzden gidişlerimiz en azından şaaşalı olsun be Demirbey.
YanıtlaSilGeç kalmışım bloguna, arayı kapatmak için gezinirken yakalandım :)