7.02.2011

Ben Sensiz Oscar'a Düşmanım Sanal Bebeğim

Dün dost meclisinde lafı geçende, aklıma düştü tek kısa filmim. Açtım izledim yeniden, hissiyattan hissiyata sürüklendim. Film bittiğinde her abartıyı seven Türk sinema izleyicisi gibi kalkıp aval aval ekranı alkışladım tiyatrocu alkışlar misali. Arada yabancı 'Aferin'i olan 'Bravo' şeklinde haykırışlar da ekledim, süper gibi oldu.

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Telefon çaldı gecenin kör vakti. Aha biri benden hoşlandı, kesin bi kız arıyor, davudi sesimi kulaklarına doyasıya çektikten sonra ses vermeden kapayacak diye sevim sevim sevindim. Gelin görün ki telefonun diğer ucundaki ses kahvehane amcası hırıltısıyla konuşuyordu. Hırıltıdan 'Alo' bile diyememiş 'heallo' gibi bişeyler zırvalamıştı. Dedim 'Buyur dayım' . Amca Türk değilmiş meğer, bildiğimiz hello diyormuş hellokitty. Beni uykumdan ettiği için bir sinirle, yaşını başını unutup ben buna İngiliz aksanını vere vere bir azar kaydım mı? "Vay bu vakitte aranır mı, vay ocağın sönsün, sevil de sevme ağlama ağlat ..." vs her türlü isyan ve azar kalıbını döktüm dayıyma. Sevil de sevme biraz nasihat ve olumlu bir temenni ama kaynadı o da arada. Bu dayım Akademi'nin genel sekreteriymiş, well mel diye cümlesine başladı, yeri geldi congratulations dedi, ara sıra da öksürükle karışık güldü, gülüştük.

Efenim bugüne bugün Kpds'den kemiksiz 75 almış adamım, denileni anlıyorum fakat konuşamıyorum.25 puanım buradan gitti sanırım. Yani demem o ki, ingilizcem de var hazır, anlaştık dayıyla, baştaki tartışmamızı bitirdik.


Adı Ernest'mış.
Zaten adı ağız doldurmayan, sesi hırıltılı olmayan insanları çaycı bile yapmıyolar bu Akademi'de yeğen falan dedi işte. Laf kalabalığı yapmayayım. Bu beni Amerika'ya çağırdı. Karılı kızlı ortamı varsa gelirim dedim, ek olarak altımızda araba olup olmayacağını sordum; Work n Travel'la haziranda orada olabileceğimi söyledim. Yok! Olmazmış! İlla martta orada olacakmışım. "Kedi miyiz oğlum ne acelen var mart diye tutturuyosun?" dedim (Evet Ernest la bildiğiniz panpa olduk 5 dakikada,ilişkilerimiz kuvvetlensin diye kız alıp kız vericez birbirimize).

Birkaç dakika içinde işin aslını öğrendim. Bunlar benim yazıp yönettiğim Cümle Hırsızlığı filmine bayılmışlar. Benim filmime benzer 4 filme daha bayılmışlar. Bunların arasından seçim yapıp beş filmden birine ödül verceklermiş. 'Ne öldül peki? Ev mi araba mı? Kanuni motosiklet mi? Uğur derin dondurucu mu?Ne yani?' diye merakımı giderme maksatlı sordum. "Para var, altın heykel var, kadın ödül takdimcisini bedavaya öpebiliyosun, çıkışta yemek var, varoğlu var canımın içi" diyerek saydı da saydı. Daha önce Amerika'ya gitmemiş olduğum için içim bi havalandı, sonra "Ya ödül alamazsam lan? Kek gibi gel dediler gidiyorum, dökücem paraları da bisürü" düşüncesi sardı dört bir yanımı. Harcırahımı Akademi'nin ödemesi konusunda anlaştık.


'Tören mören dedin sen,var mı bi kılık kıyafet şartı Örnim? Şeyden ötürü soruyorum: Burada orduevinde düğün müğün olduğunda el emeği göz nuru bıyıklarımı kestiriyolar,bıyık kesilecekse gelmeyeyim hiç, Harry Potter ekibinin arasına oturtursunuz beni bıyıksız görseniz ' dedim. Örni küçük enişte misali çıkışlar içerisine girdi, 'Bi tek frak mıdır takım elbise midir emin değilim ondan giymen önemli. Hem senin saçına sakalına burada kim dokunuyor kardeşim, kim dokunabiliyor? Sen benim yeğenimsin, benim yeğenime kim dokunabilir Demooo!' diye sinirlenerek kılık kıyafet ve saç sakal normlarına çaıklık getirdi Örni dayım.

Örni'yle önce iki düşmandık sonra dayı yeğen olmuştuk ve ben bu telefon konuşmasının uzaması dahilinde Örni'nin bana çıkma teklif etmesinden korkuyordum. Ellerinden öptüğümü, bi isteği bi siparişi olucaksa aramasını ama orada,amerikada saat öğlen 12-1 civarlarında aramasını yoksa uykumu zikebileceğini söyledim ve telefonu kapadım.


BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU

2 yorum:

  1. harkulayt demir beyim. "to be continued" tadında bitmiş ama, devamını da ister deli gönül.

    YanıtlaSil
  2. her çağıran gitme demir beyciğim.maazallah..

    YanıtlaSil

söyle güzelim dinliyorum?