23.08.2011

Mabel'i Düşürme!



Demirbey : Geldim işte. Yani bekliyodum çok zamandır ya geldim işte.
O: Adın neydi?
D: Ya ama adımı mı unuttun. Benim sende telefonum var. Onu nasıl kaydettin ki adımı soruyorsun?
O: Şimdi demin senin aklına rezalet bi espri geldi ya hani, onu yapman için işte pas atıyorum sana. Müebbet muhabbet bi yerde.
D: Haa. Sen çok güzel insansın. Güzelsin demiyorum bak. Güzel insansın. Çirkin değilsin tabi de, güzel ve güzel insansın. Adım Demirbey benim.
O: Demirbey mi? Demir yeterliyken bey mi koymuşlar bi de sonuna?
D: Evet. Kalkıp çocuklarına Oğuzhan, Tunahan koyunca oluyor ama? Adamdaki egoya bak, oğluna han diyor, sultan diyor, padişah diyor. Bizimkiler bey demişler en alçak gönülle. Bozma, kabullen. Espri bitti burada, dönelim mi normal dialoğa?
O: Yakından daha çirkinmişsin yalnız.
D: Dediğim kadar varım di mi ehheh? Dedim kızım sana çok çirkinim diye.
O: E ne bu özgüven o zaman?
D: Ne bileyim? Ağzımdan çıkan yüzümü rötuşlamaz mı? Belki sözlerim kulak zarın yerine retinanı titreştirir. Bişey olur da Kıvanç Tatlıtuğ görürsün beni.
O: Tıpta var mı öyle retina titreşimleri?
D: Genelde erkek çok zenginse var. Misaaal. Hah misal Donald Trump, Ali Ağaoğlu, Halis Toprak.
O: Sen zengin de değilsin bildiğim kadarıyla.
D: Senin bildiğin kadarıyla ben iftara çağırırım eşe dostu. Elimdeki avucumdaki zaten o senin bildiğin.
O: Hmm. E neden seni seçeyim?
D: Mülakaat gibi oldu bu.
O: Boşver, ciddi sordum ama neden ?
D: ...
0: Cevap?
D: ...
O: Yok mu cevabın? Sokakta laf atandan farkım yok mu diyorsun? Güzelsin, hoşsun. Etkilendim. Ellesem, öpsem ne güzel olur mu diyorsun?
D: Ben demem öyle. Hep şarkı sözü olmuş nedenlerim. Şiir olmuş... Yeter ki sen sev, sevebil beni ki ben yeni şarkılar şiirler yazayım sana. Kitap yazayım tuğla kalınlığında, 8 puntoyla hem de. Baştan sona da seni tasvir edeyim.
O: Ya yok dersem şimdi?
D: Ben hiç onu düşünmedim.
O: Düşün hadi. Gözünün içine dahi bakmadan 'Yok!' dediğimi düşün.
D: Gözümün içine baksan demezsin zaten.
O: Ne var gözlerinde ki?
D: Bilmiyorum. Beynime en yakın delik orası. Kulak ya da burun deliğine bakmaktansa gözüme bakman daha hoş olur. Belki görünüyordur içerisi diye.
O: Görmek isterdim ama şimdilik gözükmüyor.
D: Görebilsen hoş olurdu. O minik minik kıvrımlarda, sinirlerde neler var senle alakalı.
O: Şimdilik göremiyorum bence, belki ilerde hep görürüm. Göremediğime göre sen cevap ver madem: Kitap okur muyuz hep? Müzik dinler miyiz mesela?
D: Bir ömür boyu sen bana bişeyler kat, ben sana katayım. Öyle alelade bilgi değil ama işte.'Aa bak bu el. Tutuyoruz bunla, dokunuyoruz, ayakkabı bağcıklarını bunla bağlıyoruz' şeklinde bi bilgi aktarımı bayık değil mi?
O: Onu ben de biliyorum zaten, o yüzden bu bilgi paylaşımı olmaz ki.
D: İkimizin de bildiği şeyi tartışırız bak. O da çokzel. Ama kitap okunur, onu okumadan sen bana ne katacaksın ki? Ben sana ne katabilirim birşeyleri okuyup öğrenmeden... Hem ne yaparız ki başka? Benim tek hayalimdir 'İki berjer'. Saklıyorum yıllar yılı. Oturursun sen kitabınla. Ben müzik ayarlarım, yanındaki berjere gelirim. Ha bi de o berjerlerin baktığı manzara.
O: Ne var o manzarada?
D: Mamak çöplüğüne baksa kaç yazar. Yeter ki ya güneş batımına ya da güneş doğuşuna bakmamıza izin versin. İzin verdiğini seçer izleriz.
O: Kotta yaşanmaz tabi.
D: Rutubetten hep dökülür sıvalar.
O: E su da basar orayı.
D: Değil mi ya? Altyapı yok hiç bi kentte doğru düzgün, kesin en ufak yağmurda su basar. Gider tüm elektronik cihazlar.
O: Adam akıllı bir yağmuru izleyemedik.
D: Suya basarsan bi de böbreklerin hep üşür.
O: Böbreklerimi sevebilir misin?
D: Her bir hücreni ayrı ayrı sevmek, azıcık sevgimle dahi hücrelerinin tabanını kapladığımda daha fazla sevgi sokabileyim diye kaçak kat çıkmak için imar izni almaya geldim ya ben işte karşına.
O: Peki ya o hücrelerde öncelerden kalan hafriyatı ne yapacaksın? Hafriyat alanını gören sıçmaya geliyor. Türk'üz bi yerde. Ya gelip sevgililerinin adını yazıyolar -kim görecekse- ya da sıçıyorlar.
D: Kesin önce adı yazıp sonra 'Uyy sıkıştım' diyip sıçan vardır.
O: Love diarrhea!
D: Bir insan ıssız, terkedilmiş hafriyata sıçmaya gider mi hususi olarak?
O: Bizzat hafriyattan başka yere sıçamayanlar var.
D: Ben çok gerilirim şahsen. Kapı yok, duvar yok. Böcek var, yılan olur fare de olabilir mesela.
O: Onun da manyağı var demek. Demir! Peki gün gelir de o binbir emek diktiğin binayı beğenmezsen... Sinmezse içine...
D: ...
O: ...Yıkar mısın?
D: Yıkmak nereden çıktı şimdi, daha dikemeden?
O: Yıkman gerekse, yıkar mısın?
D: Yıkmam lazım. Binayı öylece bırakıp kaçamam, başkasının mahremime girmesi hoş değil zaten. Ama ben öyle güzel temizlerim ki tüm arsayı. Hiç hafriyat kalıntısı bırakmam. Cidden. Tertemiz bırakmaya çalışırım. Da boşver daha dikmeden yıkacağım tarihi.
O: Dikmeden mi? Kaç gündür hiç mi harcını karmadın, hiç mi tuğla koymadın sence?
D: Harç gece gündüz kardım. Tuğlaları dizemedim daha üst üste. O araziye giriş iznim sende.
O: Başla madem kitabına, şiirine, şarkına.

6 yorum:

  1. bu gerçekten mükemmel bir ilişki başlama mottosu.ama kızın biraz yontulması gerek gibi.

    YanıtlaSil
  2. Mottodan ziyade farz-ı misal diyelim. Yorum için çosağol

    YanıtlaSil
  3. Gerçekse güzel, değilse üstüne düşünmemek gerek zira hayalleri yıkan daha süper başlangıçlar ya da berbat gibi görünen güzelliklerle dolu hayatımız. Esen kalın.
    gibi şaaane yorum bırakırım. Yeri gelir tozunu alırım biloğun falan.

    YanıtlaSil
  4. Yaa, ben pis mı bırakmışım ortalığı? Yorumun düşündürücü. Gercek mı değil mı ben bilsem daha işime yarardi aslında söylediklerin. Eşeklik bende..

    YanıtlaSil
  5. Vay be amma çaylağım bunu fark ettim :D Daha çoook yolum var :p

    YanıtlaSil
  6. pii gele gele duygusal gibi yazımda gelmişsin. olsun hoşgeldin :) çorap şeysini haber et, çokıral çoraplar var bende

    YanıtlaSil

söyle güzelim dinliyorum?